MUSTAFA SALİM salimhoca@hotmail.com

1 MAYIS'LA GİZLENEN HAÇLI RUHU MU?

06 Mayıs 2024 Pazartesi 18:03

Ne hikmetse 1 Mayıs'lar hiçbir zaman milletin içinden gelerek kutlamasını benimsediği günlerden bir gün olmamıştır. Ne zaman hatırlansa kavga, gürültü ve bir keşmekeş canlanır gözümüzün önünde. Yıllarca böyle devam etti hem dünyada hem de bizim ülkemizde. İşçi haklarını aramakmış güya.

Özellikle de İstanbul’da yapılan kutlamalar hep olaylı geçer. OlayI gerçekleştirenler bugünü işçi bayramı diye kutlarken ne hikmetse İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanının beş yılda 33 bin 725 kişi işten çıkarmasına sesleri çıkmıyor.  Burada bir bit yeniği yok mu sizce?

Yine 1 Mayıs ve yine can sıkıcı kutlama biçimleri. Bu sıkıcı kutlamaların sebebini düne kadar hükümetlerin izin vermemesine bağlayan kutlayıcılar, bugün Hükümetin bir ilke imza atarak bu günü resmi tatil yapmasına rağmen aynı şenaati işliyorlarsa artık işledikleri marazalarına bir mazeretleri kalmamış demektir. 

Marjinal guruplar Barbaros Bulvarı’nda bir araya geliyor, sonra Şişli’den Taksime yürüyüşe geçen ama uyarılara uymayan DİSK korteji, Şark Kahvesi’nden hareket eden DHKP/C mensubu istayncıların Okmeydanı’ndan Sıracevizler caddesine kalkışları, Hasat Sokak’tan Şişli Camisi’nin önünde polise taş, havi fişek ve molotofkokteyl atan sözüm ona göstericiler, Halasgargazi Caddesi’nde iş yerlerine Molotof bombası atarak ortalığı birbirine katan bir yığın insan, Şişli Mecidiyeköy’de emniyet güçlerine bilye ve taşlı saldırı sonucu yaralanan polisler ve zarara uğrayan işyerleri ve saymakla bitmeyen daha nice hain girişim. Bu mu işçi bayramı? 

Karşılarında güçlü bir devletin olduğunu hakarete maruz kalan polisimizin vakarı ve birkaç gün geçmeden faillerin yakalanmasından artık birilerinin anlaması gerekir. Ne Gezi Olayı’ndaki kripto yapının polisi var ne de olayı gerçekleştirenlerin sırra kadem basması. Çünkü gerçekte güçlü bir devletimiz var. 

Bu hususu Bozdağ, şöyle dile getirdi:
"DİSK'in bu ısrarı tabi ideolojik bir ısrar işçi hakkından öte... Yıllardır aynı ideolojik yapı içerisinde hareket ediyor. Halbuki samimi olarak hükümetimiz gerekli kolaylığı göstermiştir, gerekli anlayışı göstermiştir. Bu noktada istedikleri alanda kutlamaları için kendilerine izinler verilmiştir ama maalesef kurallara uymak yerine, kurallara uymamayı tercih etmişlerdir. Türkiye bir hukuk devleti, kurallar var, bu kurallar hepimizi bağlar. 'Ben kanunu, kuralı tanımıyorum' derseniz, orada bir hukuk devletinden bahsedemeyiz. Kurallara uymak milletvekillerinin de görevi, işçilerin de görevi, siyasilerin de görevi.... Bu ülkede yaşayan herkesin vazifesi kurallara uymak ve kurallara uyulmasını istemektir."

Uyulmayan kurallar neydi? Yine yasaklı bölgelere girme gayretleri, yine şiddet görüntüleri yine onulmaz bir hazımsızlık. Peki neyin hakkı bu? 

Şiddet yanlısı, arsız, laf anlamaz, gayeleri çok farklı, karanlık mahfiller tarafından sevk ve idare edilen bu insanların kaostan başka bir dertleri yok. Asla işçinin emeği değil, onları düşündükleri içinse hiç değil.  

1 Mayıs buysa bir hak arandığı yok. Olan şu: “Mesele ağaç meselesi değil” diyen zihniyetin ortamı germesi.  Devletin güvenliğini sağlayan emniyete bu hınçları tamamen devlete karşı olan kinlerinden kaynaklanmaktadır. Bu kin örneklerini hep haçlılardan gördük tarih boyunca. Biz tarih desek de bunlar tarihte kaldı artık diye düz bir mana çıkarılmasın. Bu bir haçlı yapılanması ve haçlılar bugün de bu aparatlarıyla çıkıyor karşımıza. Dün dışardan geliyordu bunlar, bugün ise içimizde çöreklenmiş ismi bizim lakin ruhu kendilerinden olan tiplerle.

Bazen PKK kılığında bazen de FETÖ, bazen de  DHKP-C maskesiyle çıkıyorlar kaşımıza. Bu hırslarına bakılırsa bugün üçü bir arada ve saldırıyorlar devletin emniyet güçlerine. 

Bunlar yüzünden halk rahatsız ve üzgün. Hak dediğimiz şey ise mazlumun düçar olduğu belanın defidir.  O yüzden hiç kimsenin milleti rahatsız etmesine fırsat verilmemeli.

PKK'lı mı var ezeceksin başını, çıkaracaksın devletin işinden, atacaksın topraklarından; millet rahat yüzü görsün diye . Sonra aynısını uygulayacaksın FETÖ mensubu şarlatanlara ve bakmayacaksın gözlerinin yaşına. “Yok, ne suçu var şunun” diye göz yummayacaksın naçarlıklarından eğilen başlarına. Hele devlet kademelerine çöreklenmiş kriptolar yok mu; derhal deşifre etmeli hepsini; çünkü münafık daha tehlikelidir kafirden deyu asla fırsat verilmemeli.

Bu dehşetli manzaraya sebep olan biraz da merhametimiz değil mi? Atalarımızı da dinlemiyoruz fazla merhamet maraz doğurur derken. Kurtoğullarını bir düşünelim, zamanında verilmeseydi cezası bugün altı yüzyıllık ihtişamlı tarihten söz edilebilir miydi? Hak edene verilen cezalardı böyle atalarımıza hak sözü söyleten.

Mesele Yorgi ismini taşımak değilmiş meğer, asıl mesele Yorgi kafalı olmakmış. Osman ismiyle içimizdeler, Abdullah ismini kullanırlar, Selahattin diye caka satarlar ancak özlerinde hep  Yorgice bir hayat yaşadıklarını görürsün. Mekanizma öyle kurulmuş. 

Biz zannetmişiz ki düşman denize döküldü; öyle olaydı hemen sonra Yunan Başbakanı gelir miydi yurdumuza, hem de Osmanlı hanedanı sürgünde ve topraklarımıza girişleri yasak iken?

En başta yanlış iliklenen düğme bugün iki yakamızı bir araya getirmiyor. Yanlış ve yalan üzere inşa edilmiş yakın bir tarihin bize vereceği tek şey azgın azınlığın yüceltilmesi ve Anadolu'lumun da ezik hikayesi olacaktır.

Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ne güzel demişti kelamını; bu ülke ne zaman Anadolu'nun bağrından gelen yiğitlerle yönetilirse işte o zaman özgürlüğümüze kavuşmuş olacağız.

Bugünkü mücadelenin temelinde işte özgürlük adına mücadele eden Anadolu yiğitlerinin direnişi var. Emniyete savrulan her tekme içimizdeki tekfurların, Anadolu yiğitlerine haçlı adına savurduğu tekmelerdir.

Hak namına verilen mücadelede örnek davranışın nasıl olması gerektiğini merak edenler için İslam tarihi bunun örnekleriyle dolu.

Biz böyle bir gelenekten gelen ve daha sonra bin yıl dünyaya hükmeden bir geçmişin torunlarıyız. Bu şanlı mücadelenin izleri ne PKK’da görülür ne de FETÖ şarlatanında. Ne de İslam harici bir başka millette.

Davaların haklılığı sergiledikleri tavırlarından belli olur. Bugün 1 Mayıs’ta gördüğümüz manzara bir davayı değil bir kokuşmuşluğu seriyor gözler önüne.  

Batının yönetim sisteminden kaynaklı bir pisliği temizlemek bana mı düştü diye düşünürüm haklı olarak. Çıkmazına ben mi yol bulacağım? İlahi sistemi red edersen olacağı bu zaten. Seküler dediğimiz ilahi nizamın karşısına dikilen beşer mamulü sistemin açılan gediklerini tamir edecek ve tıkanan menfezini açacak değilim ben. Biz bunun yanlış olduğunu 1400 yıldır haykırıyoruz. Yine söylüyoruz, kurtuluşun reçetesi İslam'dadır diye. Ey dünyanın büyük şeytan aklı! Haykırıyorum arlanmaz suratına ve diyorum ki sen yönetemiyorsun dünyayı ve düş insanlığın yakasından.
  
Mustafa Salim
06 Mayıs 2024 Ankara

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
Hamza ÇELİK
Kalemine yüregine sağlık kıymetli kardeşim on numara bir yazı olmuş tebrik ediyorum muhabbetle selam ederim