2021'in son sayılı günlerinde şahit olduğumuz nahoş bazı söz ve hadiseler, belki de 2022 yılının siyaseten nasıl geçeceğinin şifrelerini veriyordur.
Dolar üzerinden estirilen fırtınanın sokaklarda bıraktığı toz-toprak ile çer-çöpün kirliliği daha ortadayken inancımıza yapılan hakaretler bizi tahammül edemez hale getirdi.
Kur’an kursları için “Ortaçağ zihniyeti” diyerek dinimize, millete rağmen hakaret eden bir ruh hâlini anlamak mümkün değil.
Bunlar Ortaçağın da gerisinde kalmış zihniyetleriyle bu yüzyılı yaşadıklarından, Ortaçağa neşter vuran hakikatin körlüğünde debelenip duruyorlar.
Çağdaşlık diye içine düştükleri bu hayatları, kendilerini esfeli safilin derekesine düşürdüğünün farkında bile değiller.
Çağdışı diye yaftaladıkları bir anlayışla hala mücadele ediliyorsa bu, engellemeye çalıştıkları düşüncedeki hakikatin mutlak ifadesi olduğundandır.
İç siyasette muhalefetin küfür ve yalanlarıyla bize yaşattıkları gerginliklerin bir planın gereği olduğunu anlamak, faydadan hali olmayacaktır.
Kim ne yaparsa yapsın, biz şunu iyi biliyoruz: Hakkın karşısında Batıl, zelil olmaya mahkumdur. Galip gelecek olan sadece Hakktır.
Bunun yorumuna gerek var mı? Hatta beyin yormaya bile gerek yok; manzara ortada. Hakikat bu olsa da beyni yormamız gereken asıl meselemiz, inancımıza saldırıların neden bu kadar pervasızca yapıldığıdır. Kısa bir muhasebe ile bu saldırıların bir çok sebepten kaynaklandığını görsek de asıl problem, yaşadıkları toplumun ruhundan uzaklaşmış la yü’sel bir kesimin rahatsız edici lakayt yaklaşımlarının görülmesidir. Halbuki akıl, düşünmek içindir. Yok hükmünde olan akıl düşünmekten soyutlanmış akıldır. El ayağa cefa çektiren akıl da bu türden bir akıldır.
A'raf,179 ayette Rabbim; "Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır."
Bu tür insanların vasıfları bu ayette açıkça geçse de asıl mesele bunlara inanarak kendilerine geçit vermemizdir. Yalanlarına kanmamızdır. Yönettikleri belediyelerin durumu içler acısı iken devleti nasıl yönetecekleri hususunda kafa yormamamızdır. Millet olarak bunu bilmemiz gerekir.
Bu milletin, inancından koparıldığı yerden tekrar inancıyla buluşarak dirilişe geçmesinin yankılarına şahit olduğumuz kahramanca duruşu, bir çok ezberi bozmuş durumda. İşte bunu hazmedemiyorlar.
Çünkü sömürü anlayışına karşı bir güç doğmakta; dünyaya nizam veren ecdadımızın ayak izlerini sürdüğümüz manasına gelen bu kalkışımız, ilayı kelimetullah davasına tekrar ram olmakla mazlumun hakkını korumamız demektir. Bunu başaran bir milletiz.
Bizi güçlü kılan yapımızın temelindeki iksiri Orhan Gazi’nin oğluna yaptığı tavsiyesinde görmek mümkündür.
"Ey oğul! Her işten önce din işlerine dikkat et. Zira farizaya (farzlara) dikkat, din ve devletin güçlenmesine sebeptir. Din işlerini; dikkatli olmayan, itikadı bozuk ve doğru yoldan ayrılmaya yönelen, büyük günahlardan kaçınmayan, helala-harama dikkat etmeyen sefihlere ve ayrıca tecrübesiz kişilere bırakma, devlet idaresinde bu gibi kişilere iş verme!.. Zira yaratandan korkmayan, yaratılandan hiç korkmaz. Büyük günah işleyen ve bunu devam ettiren kimsede sadakat olmaz. Böyle kişilerin sadakati olsa ümmeti olduğu Peygamber-i Zişan'ın sadık tebligatı üzere hareket eder de şer'i şerifin dışına çıkmazdı. Zulümden, bid'atten sakın. Zulme ve bid'ate teşvik edenleri devletinden uzaklaştır. Çünkü böyleleri seni zevale uğratmış olurlar.
Son iki asrımız ve yirmi yıl önceki vesayete dayalı idaremiz göz önüne alındığında neden güç kaybına uğradığımızı daha net görürüz.
Bu nedenle ne yapacağımızın farkında olmalıyız. Dini siyasete alet edenle siyaseti din için yapan itibar erbabını ayırt edememiz gerekir.
Haliyle itibarsızların itibar kaybı diye bir dertleri olmadığı gibi vatan davası da olmaz.
Vatan davası olmayanın namus anlayışı kıttır.
Böylelerin hayatında manevi erdemliliklerin yeri olmadığı için de insanca yaşamalarının bir karşılığını bulamazsın.
Aldanmaya açık olan bu zihniyetin insanı, her yalana kanacak kadar öngörüde sığdır.
Patates ve soğan edebiyatı bu türlerin algı dünyasında her şeyin özünü teşkil eder.
Çünkü bunlar, kilidi tutmayan kapının ardında, bizi içeride vurmaya odaklanmış harici unsurların maşalarıdır. Devleti yönetmeye talip olandan tutun da bunlara meyleden her birey bu tiynetin insanıdır.
2023 yılı hedefimizin temelinin atılacağı 2022'nin hayırlı geçmesi temennisiyle...
Mustafa Salim
01 Ocak 2022 Ankara