Bu bayramı, 1923'ten beri kutlar Türkiye Cumhuriyet Devleti; hem de gurur duyar, dünyada ilk kez çocuklara tahsis edilmiş bir bayram diyerek. Varsa yaşayanı ilk kutlayan o gün doğmuşsa bugün 101 yaşında, yedi yaşındaysa da ilk kutladığında bugün 108 yaşında. Velhasıl okullu her vatandaş kutlamıştır bu bayramı çocukluk çağında ve kutlandığını da görmüştür çocuklarından ve torunlarından.
Son zamanlarda kutlama adına sergilen oyunlarla yer yer sınırların aşıldığına da şahidiz. Bu aşılan sınırlar elbette bayramı seyrinden çıkarmakta ve vatandaşın çoğunun sinir uçlarına dokunmaktadır. Halbu ki bayramlar kin ve nefretin değil diğergamlık ve sevginin inşa edildiği özel günlerdir. Bunun en büyük manasını dini bayramlarda rahatlıkla görebilmekteyiz. Küslerin barışıldığı günler diye başlayan vaaz ve nasihatlerle milletin birlik ve beraberliğini sağlamanın tüm detaylarına inilir muştunun dalga dalga yayıldığı bu anlamlı günlerde.
Dini bayram ve günlerimizde bu hava sağlanırken ne hikmetse milli bayram diye adlandırdığımız sadece bize has bu özel günlerimizde birileri kasten milleti birbirine düşürmenin yollarını arar. Birleştirmenin değil ayırıştırmanın türküsünü söyler.
Adı çocuk bayramı olsa da kutlamalarda, büyümüş küçük beyinlilerin müdahalesiyle çocuk ruhunu kirleten tutum ve davranışların sergilenmesi asla kabul edilemez. Hele hele eğitim kurumlarında bunun eğitimciler tarafından yaptıldığını düşünmek ise başlı başına bir fecaattir. Çünkü bozulmuş bir ruhun çürümüşlüğün girdabında olan bir insandan bahsediyoruz ve bu insansa okusunlar da adam olsunlar diye çocuklarımızı emanet ettiğimiz bir kimse.
Heykellere secde ettirilmiş çocuk manzaraları, küçük bedenlerini teşhir eden kıyafetlerle sahne alan kızlarımız ve yerli kıyafetlerle oyuna başlayıp akabinde bir kin ve nefretle çıkarılan pijama, atılan yelek ve fırlatılan başörtüsünün yerlerde debelendiği bir sahnesinde önceden giydirilmiş mini etekli giysilerle tutturulan oyunlar...Allah aşkına bunun kime ve neye faydasını olduğunu izah edecek biri var mı?
Bu davranışlarla çağdaşlığın milli ve manevi değerlere savaş açmak olarak gösterilerek minik dimağları zehirlemeye kimsenin hakı yoktur.
Kışlalarda bir zamanlar eğlence adına "aç aç" diye bir rezillik vardı.
Bilen bilir. Mehmetçiğe peygamber ocağında ne mana taşıdığı belli olan o eğlencelerdeki maksat ne idiyse, onu dayatan kafa yapısı nasıl idiyse, bazı okullarda bayram kutlaması adı altında böyle bir rezilliği dayatan zihin ve kafa yapısı da aynı cinsten.
Önce pijamanın çıkartılması sonra da başörtünün yere fırlatılması kültürümüzde fuhşiyata geçişin sembolik bir hareketi olarak bilinir.
Bu programı hazırlayan öğretmen, buna izin veren müdür neresinden bakılırsa bakılsın insanlıktan nasibini almayan, yaşadığı toplumun değerleriyle savaş halinde olan, ruh hastası tiplemelerin canlı birer örneğidir.
Benim örtümü kimse böyle aşağılayamaz. Fransızlara haddini bildiren Sütçü İmamlar bu toprağın evlatlarıdır.
Bu alçaklığı yapanlara sesleniyorum!
Siz ne zannediyorsunuz Anadolu'yu?
İrfan yuvası Anadolum.
Her zerresiyle toprağı, buram buram şehit kokan Anadolum...
Örtünle Kurtuluş mücadelesi veren Anadolum.
Bugün bu rezilliği sana yaşatanların, dün kovduğumuz Yunan'dan ne farkları var?
İngiliz kafası değil mi bunlar?
Siyonizmin uşaklığı uğruna izzetlerini satan bir kafa yapısından bahsediyoruz.
Biz şehadet şerbeti içmeye yemin etmişken bu alçaklık şerbetini kim içirdi bunlara diye sorulmaz mı?
Bugün gençlik ahlaksızlık girdabında boğuluyorsa bunun suçunu dışarıda aramaya gerek var mı?
Bu tür öğretmenler bu alçaklığı sergilerken bir yerde de kendi alçaklıklarını sergilemiş oluyorlar. Bu manzara içlerindekinin dışa vurulmuş halidir. Dışa vurulmuş bu halleri ahlaksızlığın en çirkin örneği olduğundan ahlaki seviyesi düşük böyle öğretmenleri istemiyoruz.
Kültürümüzde edep ilimden önce gelir. Edep sorumluluk demek. Kime karşı sorumluluk? İlkönce kutsalına, sonra kendisine ve bilahare içinde yaşadığı topluma... Bu sorumsuzluk ancak hayvanlar aleminde görülür.
Madem çocuk bayramı, 7 Ekim'den bu yana Gazze'de katledilen binlerce çocuğun dramı sergilenemez miydi?
Gazze'de çocukları katleden zihniyetten ne farkı var burada çocuklara örtüsünü çiğnettiren zihniyetin?
Gazze'de katledilen çocuklar burada bu programlarla ruhen katlediliyor.
Benyamin Netenyahu ruhlu öğretmenlere çocuklarımız teslim edilemez.
Son yirmi yılda elde ettiğimiz teknolojik terakkinin şimdiye kadar neden gerçekleşmediğinin alın size sebebi...
Keşke bu bayramın zaman zaman gördüğümüz kutlama biçimlerinde tarihimiz karalanmasaydı, dini değerlerimize saldırılmasaydı. Tesettürüme dil uzatılmasaydı. Çocuklar secdeye kapanırcasına şahsiyetleritle oynanmasaydı.
Madem çocuk bayramı denmiş, keşke çocukların beyni kinle doldurulmasaydı.
Böylece bir kesime kinlenen çocuğa verilecek demokrasi dersi despotça ders, ulusal egemenlik zümre egemenliği olur.
Sonuçta bu çocuklar büyüyünce de ya soluğu FETÖ'nün kucağında alır, ya da dağda PKK'nın çakalı olur. Bir kısmı da vesayetçi ruhun bekçisi olur.
Türkiye'min manzarası bu olmamalıydı...
Tüm bu olumsuz tablolarla birlikte çocuklarımızı milli ve manevi değerlerle yetiştirmeye gayret eden, bunu tüm etkinliklerinde gösteren, tarihinden aldığı ilhamla geleceği inşa eden öğretmenlerimin varlığı tek teselli kaynağımdır.
Mustafa Salim
25 Nisan 2024 Ankara