Nasıl bilirdiniz ey cemaati müslimin diye sorarsa imam efendi bu adam musalla taşında iken, millet ne der bilmem amma ben kendi adıma 'bir ömür boyu Allah'a savaş açtı' derdim.
Sen bakma millet hakkında ne der diye sorarken tecahül arif ettiğime. İçinde zerrece imanı olan kim varsa sana karşı kin ve nefretle dolu. Hiçbirisi iyi adamdı demez sana.
Senin gibi olanlarsa bekle bizi Sabih, hazırla çilingir sofrasını, geliyoruz, gelip rakı içerek bulacağız kafaları diyecekler ki bu da aleyhine şehadettir, lakin buna da inanmazsın; bilseydin susmalarını ne de çok isterdin..
Bizim gibilere gelince, asla affetmezler seni;
Mesela ben, iyi biri değildi derdim...
Cenazende olsaydım, kesin böyle söylerdim..
Buradan da diyorum ki; gelmiş geçmiş en büyük Allah düşmanlarındandın.
Müslümanı sevmezdin.
İslam'a buğz ederdin.
Dindara kindardın.
Dar etmiştin dünyayı dini bütün insana...
Kin kustun kutsalına...
Mana alemine savaş açtın şeytan adına...
Kabrinde melekler soracak Rabbin kim diye; merak ediyorum cevabını...
Dinin, kitabın, peygamber ve kıblenden de sorduklarında sahi ne diyeceksin Sabih...
Anayasa'ya mı başvuracaksın yoksa?
Hele hele bu soruyu soran melek'in dehşete sokan korkunç yüzünü gördüğünde ne yapacaksın?
Dur, ben söyliyeyim; Azrail canını aldığında ne yaptıysan orada da onu yapacaksın.
Çıldırırcasına bağıracaksın.
Bağırdıkça batacaksın.
Battıkça cehennem çukuruna dönecek kabrin.
Zifiri karanlıkta korkunun en büyüğünü yaşayacaksın.
Acınmayacaksın.
Merhamet bulamayacaksın.
Hukukçu çevreni arayacaksın nafile...
Avukat olmayacak.
Kanunları lehine yorumlayacak ne savcı ne de hakimin olacak.
Bir başına hesap vericilerden olacaksın.
Buraya kadar böyle devam edecek bir takım sorgu sual işlemleri.
Ya mahşerde?
Nasıl öldüysen öyle dirileceksin; insana güven vermeyen memuniyetsizliği yüzünden okunan halinle öyle soğuk ve donuk bakacaksın ki etrafına. Gözlerin adeta fırlayacak yerinden...Çünkü dehşetli bir manzara ile karşı karışa olacaksın öteler ötesinde...
Çocuğun kaçacak senden, eşin seni tanımayacak. Anne baban yüzüne bakmayacak. Eş dost, yüzünü görmemek için sağa sola savrulurken, yapayalnız kaldığın bir anda birileri yakana yapışacak.
Bu dünyada çektirdiklerin çekecekler boynundan seni, haklarını isteyecekler, haykırarak...
Dünyada yorumladığın 367 sayısına benzemez onlara vereceğin cevaplar...
Hık mık diyecek gibi olsan da yaptıklarını tüm organların dile gelecek ve tek tek dökecekler kirli çamaşırlarını ortalık yere...
Hangi niyetle baktığını gözlerin, içinden geçen hainlikleri beynin, yaptığın yalanları dilin; velhasıl ellerin, kolların, ayak ve bacakların, burun ve kulakların insanlardan sakladığın tüm gerçekleri bütün çıplaklığıyla bir bir anlatacaklar...
Zulmettiklerin, sıra halinde peş peşe gelip alacak senden haklarını.
Taksimata gelince, haklar pay edilirken şöyle yapılır oralarda:
Varsa sevapların ki yok zaten biliriz bunu, alınır senden verilir zulmettiklerine.
Sevabı olmayanın da zulmü miktarınca yüklenir günahları boynuna dünyada zulmettiklerinin.
Sonra defterler dürülür ve sepetlenir cehenneme zulmeden kim varsa...
Fakat bu ara;
Keşke dünyaya bir daha dönsem,
Ya da keşke bir hayvan olsaydım,
Ya da keşke bir avuç toprak da ben olaydım deldiğinde;
Ne dönüşün ne de dönüşümün olmadığını göreceksin.
Sonsuza dek kalınacak cehennem ateşine yuvarlanmak kolay mı öyle?
Bunları kafamdan söyleyip uydurmuyorum inan.... Senin bir ömür boyu karşısında durduğun ve yer yüzünden tamamen silmek istediğin dinimiz söylüyor tüm bunları...
Sen de hep inkar etmiştin hatırlarsan...
İnkar etmek bir gerçeğin yok olması anlamına gelmiyormuş diyeceksin, fakat iş işten çoktan geçmiş olacak.
Geçmiş ola Sabih, geçmiş ola...
Seni iyi bilmezdim ve hakkımı helal etmiyorum.
Ben, senin gibiler yüzünden 28 Şubat'ın mağdurlarından biriyim.
Ağlaya ağlaya okula gidip akşam yine o vaziyette eve dönmek, bir öğretmen için nasıl bir duygu bilir misin? Bilemezsin elbet. Yolundan gittiğin insanlar bir zamanlar bu milletin az mı aldı kellesini bir hiç uğruna. Kur'an okudular diye...Arapça biliyorlar diye...Namaz kılıyorlar diye... Adı Ahmet, Mehmet Mustafa, Ayşe, Fatma, Hatice'ydi hepsinin.
Bu ağlayışlar başka niçindi bilir miydin?
Kızlarımız ve kız öğrencilerimizin başlarını açmalarında emirleriniz doğrultusunda kendilerine baskı yapmadık diye zihniyetiniz tarafından baskılandığımız içindi.
Başörtülü öğretmen ve memuru işten, örtülü kız öğrencilerimizi de okuldan attığınız içindi..
Örtümüze destek veren biz öğretmenlere de aba altından sopa gösterdiğiniz içindi.
Beni ve bizi öz vatanımızda parya gördüğünüz içindi.
O yakana yapışacak bizlerden biri de benim işte.
Çünkü bir gençliği heder ettiniz taptığınız ilahlar adına.
Bugün ahlaksızlık girdabında bir nesil debeleniyorsa bu, bin yıl sürecek dediğiniz safsatalarınız sebebiyledir.
Örf, adet, edep ve adap adına ne kadar değerimiz varsa itibarsızlığı sizin gibilerin yüzündendir.
Necmettin Erbakan seni bekliyor.
Muhsin Yazıcıoğlu beklemede hakeza.
Turgut Özal meraklanmakta.
Mahmut Esad Coşan acıyarak bakmakta.
Degdi mi Sabih?
Ne cevap vereceksin?
Bak Erdoğan'a...
İzinde gidiyor Erbakan'ın, Muhsin'in ve Özal'ın.
İlham almda Coşan'lardan Fatih'in Akşemsettinlerden aldığı ilham gibi...
Abdulhamid Han hazretlerini yediğiniz gibi yemek istediniz Erdoğan'ı, ama nafile.
Rabbim nurunu tamamlayacaktır; bunu böyle bilesiniz...
Her şeye rağmen bizi ayakta tutan sır burada yatıyor. Biz sefer ehliyiz. Zafer Allah'tandır. Kaybetsek bile kazanan yine biz oluyoruz. Adl-ı ilahidir her kapıyı açan bize...
Keşke göreydin 2023 zaferimizi. Kesin kalpten giderdin. Belki bu gidişin altında da Erdoğan'ın kazanacağı gerçeğini görme korkusu yatmaktadır. Kim bilir...
Bu topraklarda ecdadımız din, dil ve ırk farkı gözetmeden nice farklı unsuru bir arada kardeşçe yasatırken bu, sana hiç mi tesir etmedi? Özellikle müslümana olan kinin neden senden daha büyüktü? Hukukta insanca davranışın dünyanda, bu muydu manası?
Hesap orada..
İnkarına bir ömür adadığın tüm gerçekler de orada...
Seni ve senin gibileri bekliyor...
Mustafa Salim
28 Şubat 2023, Ankara