Yine din üzerinden bir algı operasyonuna maruz kaldık. Yine bilindik Ali Cengiz oyunlu bir provakasyon tertibiyle karşı karşıya kaldık.
Karşı taraftan yine bilindik yorumlar, taarruzlar ve suyu bulandırma çabaları.
Su uyur düşman uyumazmış. Hele bu düşman sana bana benzeyip de bizden değilse o daha büsbütün bir tehlike. Bu düşman içimizde ve ne zaman uyuyup uyandığımızı da çok iyi biliyor.
Ülke olarak çok kritik bir zamandan geçiyoruz. Dirilişimizin muştusundan rahatsız olanlar dört bir yandan saldırıyorlar. Dışardaki cephemizin düşmanlarından daha ziyade içimizdeki uzantıları yoruyor bizi. Çünkü her kılığa girebiliyorlar. Bu yüzden tehlikeliler. Dertleri, yeter ki uyanışımız engellensin, kalktığımız yerden tekrar diz üstü yeniden çökertilmiş olalım.
Bir zamanlar FETÖ’ye, Müslüm Gündüzlere ve Kalkancılara havale edilen görev bugün Alparsan Kuytul denilen şahsa tevdi edilmiş olduğunu görüyoruz.
Adamın tahsiline bakıyorsun Mısır el-Ezher Üniversitesi çıkışlı. Dini bilgisi ve yaklaşımı afilli bir kaynaktan oluşu, bu iş için biçilmiş bir kaftan olmaklığı da beraberinde getiriyor. Yani bulunmaz bir Hint kumaşı. Kes kes bitmez; tükenmez cinsinden hem de.
Adama verilen ilmi payeler, çenesindeki kıllar adedince hikmeti haiz görülmesi elbette olaylara derinliğine bakmayanlarca kafa karışıklığına sebep olacaktır. Çünkü takındığı tavır, haksızlığa meydan okuyanların tavrı olunca, bunu da tarihte zalimlere karşı çıkan gerçek kahramanların hayat hikayeleriyle allayıp pullayınca, giriştikleri hileler anlaşılmayacak ve böylece buna dalacak birçok sazanın varlığı elbette bu tür insanların hedefine varmalarını daha da kolaylaştıracaktır.
Çünkü bu tür sazanlıkların işe yaradıklarının örneklerini, daha önceki vesayet hükümetlerin iş başında oldukları dönemlerde çokça görmüştük. Acz-i Mendilerin deyneklerine meftun sazanları mı dersin, Fadime Şahinlerin göz yaşlarına boğulanları mı dersin, Kalkancı’nın mübarek nefesinden bir nebze de olsa müstefit olmayı dini terakkiden sayanı mı dersin; hele hele şu FEÖT şarlatanının tüm çirkinliklerinin faş olmasına rağmen hala sümüğünden medet umanları mı dersin; ve daha neler neler...Otorite boşluğu olunca tabi ki sahtekarlara gün doğacaktır. Sahtekarlara günlerin ışıl ışıl doğduğu o otorite boşluğunun acizliği artık geride kaldı. Bugün artık güçlü bir devletiz.
Piyasaya sürülen bu şahıs, malumunuz olduğu üzere, Gaziantep’teki bir camide itikaf yapmak üzere ?kendisini seven bağlılarıyla on günlük programını başlatarak inzivaya girerler. Bir İslam ülkesinde, Müslümanların dini vecibeleri gereği ibadetlerini yerine getirmeleri gayet doğal ve tabii karşılanır. Hatta Müslümanların, Ramazan’ın son on gününde dünyadan tamamen el etek çekerek, kendilerini Rabbi ile baş başa bıraktıkları, o uyumanın az olduğu, dilin zikre daldığı, kalbin tefekkür içinde olduğu bu çileli halin yoğunlaştığı itikafa bile isteye girmek istemelerine karşı çıkmak şurada dursun, kendilerine gıpta ile bakılır ve toplumda baş tacı edilirler. Haliyle toplumun bu seçkin insanları aynı zamanda milletin medarı iftiharı olurlar. Bir taraftan bu ibadeti yerine getirenlerin bu eylemi sebebiyle ibadetin yapıldığı beldenin tüm Müslümanları dinen bu sorumluluktan kurtulmuş olurken, bir taraftan da topluma yön verecek güzide insanların ? bu eğitimle yetişmiş olmaları itikafı daha anlamlı hale getirmektedir.
Her yıl Ramazan’ın son on gününde yerine getirilen itikaf ibadeti, bayanlar için? evlerinde, erkekler için de camilerde gerçekleşir. Toplu bir ibadettir. Katılanların günün yirmi dört saatini birlikte geçirdikleri itikaf ibadeti, camilerde bunun için ayrılan mekanların kapasitesine göre müracaat edenlerden oluşan kalabalık bir gurup ile icra edilir.
Pandeminin başladığı ilk yılda korona salgını tedbirleri çerçevesinde itikafa izin verilmedi. İsteyenler bu ibadeti evlerinde ifa ettiler. Bu yıl için alınan bir karar gereği itikafa girmek isteyenler, müftülüklere dilekçe ile müracaat etmeleri halinde belirlenen camilere yerleştirilebilecekleri Cuma vaazı ve hutbelerde duyurulduğu gibi aynı zamanda medya yoluyla da kamuoyu ile paylaşıldı.
Adı geçen bu şahısın müntesipleri ile birlikte duyurulara aldırmadan ve de ? hiçbir kurala uymayarak, adeta meydan okurcasına kafasının estiği bir camide itikafa girmek istemesine elbette izin verilmeyecekti. Bir hukuk devletinde olması gerekenler yapılmıştır. Bir bekçinin gaz sıkması biçimsel olarak tartışılsa da emniyet yetkililerinin görevlerini yerine getirmeleri gayet doğaldı ve olması gerekendi. Emniyet mensuplarının camiye ayakkabı ile girildi denmesi de uydurulan bir yalan olup bunun da provakasyonun amacına ulaşmasını sağlamak için yapıldığı anlaşılmış oldu.
Bir devlette yaşıyorsunuz ve o devletin kurallarını hiçe sayıyorsunuz. Kaldı ki yaşadığın devleti yönetenler hak davası uğruna mücadele verenler olup dünyadaki zulümlere başkaldırmış ve mazlumdan yana olduklarını tüm dünyaya göstermişlerdir. Dünya beşten büyüktür diyen de bu devlet, Yahudi’nin suratına Filistin’deki katliamları yapanların kendileri olduğunu söyleyen de bu devlet. Peki bu duruş, Allah dostlarının duruşu değil mi? Ülkemizi dıştan ve içeriden boğmaya çalışmaları bu inancımızdan dolayı değil mi? Hal böyle iken bu Kuytul ve avanesi neyin derdinde? Yoksa bunlar Joe Biden’in zikrettiği muhalefetin din kisveli tipleri mi?
Biz bunların iyi niyet taşıdıklarına inanmıyoruz. Devket gerekeni yapmış ve sorgulanmak üzere göz altına alınmışlardır.
PKK’nın önde gelen isimlerinden Cemil Bayık’ın Alparslan Kuytul’un dayısı olduğu bilgisini bir kenarda tutarak, sorularımızı sıralayacak olursak bir geçeğin alını da çizmiş oluruz:
Hükümetin 2020 yılında pandemi ile alakalı aldığı kararlara uymayacağını söyleyen bu adam yasak olmasına rağmen geçen sene müntesipleriyle sokakta teravih namazını kılmadılar mı?
Yine yasak olmasına rağmen cuman namazına yeltenmedi mi?
Yaklaşık bir milyon Müslümanın katili Kasım Süleymani’yi mazlum gibi göstermeye çalışmadı mı?
Güneyimizde bir Kürt devleti kurma teşebbüsünü yerle bir ettiğimiz Zeytin Dalı Operasyonundan rahatsız oluşunu “Türk devleti Afrin’e girer ama çıkamaz! Senin karşında Amerika var Amerika” diyerek kinini kusmadı mı?
Terörü övücü propagandayı da bu adam yapmadı mı?
FETÖ şarlatanına yine bu adam sahip çıkmadı mı?
15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce “Erdoğan’ın kalemi kırılmıştır, yakında işi bitirilecektir.” şeklindeki açıklamasıyla bu darbenin olacağını daha önce bilmedi mi?
15 Temmuz darbe girişimini Müslümanlara hayırlı olmasını temenni eden bu adam değil mi?
Basında “Sözde hoca, özde tahrikçi ajan” denilen kişi bu değil mi?
Başkanlık Anayasasına karşı çıkan da bu değil mi?
PKK terörünün inlerine girip yok edişimizden rahatsız olan da yine bu değil mi?
Peki bu adama kimler sahip çıkıyor?
Muhalefet kanadı...
Yaptıkları ortada, savunanları belli. Seveni kim, sevmeyeni kim?
Şu Kuytul dediğimizin iç yüzünü örten yorumlar, ileride başımıza gelecek felaketlerin kapısını aralar.
Devlet, cuma namazında itikafa nasıl girileceği konusunda aydınlatıcı bilgiyi vermiştir. Buna rağmen elini kolunu sallayarak camiye girip itikaf şovunu yapıyorlarsa, kusura bakmasınlar boyun eğilmeyecektir. Devlet idaresinde duygusallığın yeri olmaz. Duygusal davranılsaydı ne FETÖ şarlantanıyla başa çıkılırdı ne de bugün PKK bitme noktasına gelirdi.
Olayları mustakil ele alıp değerlendirirsek bunu sıadanlaştırırız.
Kuytul dedigimiz bu adamın kimlerle işbirliği içinde olduğu hususunu es geçmeyelim.
Oraya toplanan adamlar, neden akıllarını kullanmazlar. Üzerinde durmamız gereken bir konu bu.
Kanun belli, intizam belli. Burası Dingonun ahırı mıki her gelenin eşegine göz yumalım.
Ne muz Cumhuriyetiyiz ne de vesayetçi bir hükümetiz.
Talimatların aksine oraya toplanan da hakkettiğini bulmalı ve de bulmuştur.
Bunun dayısı Cemil Bayık, PKK teröristi, yeğeni de FETÖ versiyonu din kisveli bir provakatör.
Dayısı etnik yapıyı ifsatla uğraşıyor; yeğeni dini ifsatla...
Sonuçta ikisi de dış tasmalı hain olup sosyal dokumuzu kemirmenin derdindeler. Olup bitenler bunu gostermektedir.
Buna maya bozukluğu denir. Varın kimin kanından olduklarına siz karar verin.
Tüm karanlık oluşumlar adamdan yana, ama buna rağmen yana yana hala adamın peşinden giden tek tük kimseleri de Kur'an ve Sünnete davet ediyoruz.
Hala akletmez misiniz?