DHKP-C terör örgütünün talimatıyla ölüm açlığına girip 7 Mayıs 2020 tarihinde hayatını kaybeden İbrahim Gökçek'e ilginç bir isimden destek gelmişti. Bu da İzmir Karşıyaka Hakimi Ayşe Sarısu Pehlivan'dan başkası değildi. İbrahim Gökçek ardından ağıt yakarcasına paylaşımlarda bulunduğu ortaya çıkmıştı.
Daha önce de 2 Nisan 2015 tarihinde ÇAĞLAYAN’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı katleden yine DHKP-C’li teröristlerdi.
Aynı örgütün militanları gün geliyor Devletin Savcısını öldürüyor; yine gün geliyor aynı örgütün bir üyesinin davası uğruna girip de çıkamadığı ölüm açlığı sebebiyle Devletin Hakimi ağıt yakıyor.
Sen mi ağıt yakarsın DHKP-C için? O zaman HSYK'dan şamarı yersin böyle Hakime Hanım.
Eski Türkiye’nin vesayetçi dinozorluğunun Yeni Türkiye'de yeri olmadığını sana hiç mi anlatan olmadı?
Velev ki anlatılmadı; okumuş yazmış bir bireysin, okuduklarını da mı hiç tahlil etmedin?
İşini adam gibi yapacaksın. Gerçi bunlara adam desen de bozuluyorlar...
Bozukluk genlerine işlemiş bir kere. Fabrika ayarları da kar etmez bunlara.
Ruhsal sistemleri o kadar berbat ki hurdalık dahi ziyan olur.
Kanuni ilahidir, bozulan bir milleti ıslahı için bela vermesi; biz ne günah işledik ki bir türlü gitmez başımızdan bu zihniyet belası...
Yıllardan beri nasıl olmanın gereği yönetilme biçimimiz iyiye doğru değişse de nasıllığımızın mahiyetinde kalite sorunu yaşıyor olmalıyız ki böyle yıkıcı bir muhalefetin hala pençesindeyiz.
"Nasılsanız öyle idare edilirsiniz" hakikatinin bizdeki tecellisinde muhalefet cihetinden esen bu yakıcı hava, millet olarak daha istenen güzel seviyeyi yakalamadığımızın ip uçlarını veriyor bize.
Bu da işimizin çok ve bir o kadar zor olduğunu gösteriyor. Çünkü insanın eylemleri fikirlerine bu da sahip olduğu düşüncelere göre şekil alır. Dolayısıyla iyiden iyi, kötüden de kötünün doğmasından tabii daha ne olabilir?
Normal işleyen devlet düzenlerinde muhalefet de en az hükümet kadar kendini halkının hizmetine adar. Farklı siyasi düşünceler taşınsa da devletin bürokratları ve devletine hizmet eden kim olursa olsun asla ihanete çanak tutmazlar.
Fakat bizde durum hiç de böyle değil maalesef.
Bir zamanlar Türkan Saylan denen kadının, hükümet için %99 oy oranıyla da gelinse muktedir olunamayacakları yollu haykırışı hala kulaklarımızda. Bugün anlıyoruz ki bu sözü, devlete çöreklenmiş, yönetilmeleri harici unsurlara bağlı çok sayıda bürokratın varlığını bildiği için rahat rahat sarf etmiş. Haksız da değilmiş. Çünkü hala o vesayetçi bürokrat artıklarıyla uğraşıyoruz.
Bir muhalefet düşünün, iktidar ne kadar faydalı işler yaparsa yapsın durdurmaya endeksli; bu uğurda yalan, iftira ve karalama gibi ne kadar kötü yol varsa elinden gelini yapmaktan bir an olsun geri kalmıyor.
İçine çöreklendikleri oda, baro, dernek, vakıf artık akla gelebilecek ne kadar teşekkül varsa yandaşı medya organlarını da kullanarak, maddi desteklerini aldıkları işadamlarının yardımıyla yıkım faaliyetlerine devam ederler. Bunun için işimiz zor diyorum.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine çöreklendikleri günden beri yaptıkları ortada.
Yıkıcı faaliyetlerde bulunan örgütlere övgülerini duymayan kalmadı.
Adeta harici düşmanlarımızla kucak kucağalar. Bir düşmanın verebileceği zarardan daha fazlasını görebiliyoruz bunlardan. Bugün kapı kilidimiz tutmuyorsa içimizdeki bu hırsızlar sebebiyledir. Çünkü Hans’tan gelen zararı görürüm de Hasan’dan geleni fark bile edemem.
Ülkemizde sanki büyük bir sorun varmış gibi felaket tellallığı yapan yine bunlar değil mi? Bir bakıma zamanında Abdülhamid Han hazretlerinin başına getirdikleriyle ülkeyi kaosa çevirenler bugün yine sahnedeler.
Yoksa bizi yine IMF’nin kollarına bırakmak istemelerini neyle izah edeceğiz?
Bir gazeteci ve aynı zamanda muhalefetin eski bir milletvekilinin, yardım gurubunun faaliyetleri aleyhine sarf ettiği sözlerinde iyi niyeti bulabilecek miyiz ki bu sözlerinden sadece bir gün sonra gurubun iki üyesi uğradıkları terör saldırısında şehit olup hayatlarını kaybediyor? Adres mi gösterildi acaba?
Kaftancıoğlu Cumhurbaşkanı basın danışmanının kaldığı evin resimlenmesi emrini acaba kulağına fısıldanan hangi sesi dinleyerek verdi?
Ahlaksızlığı körükleyen eylemlere gazel yakanlar herhalde bunu hariçten okunan gazeller olsun diye yakmadılar...
Bugün terörist ruhlu siyasi oluşum ve bunların zebunu bürokrat hala devletin dehlizlerinde cevelan ediyorsa daha başımız çok ağrıyacak demektir.
Onun için işimiz zor ve çok çalışmamızı gerektiriyor.
Çünkü kötü her zaman yıkımla iç içe olur ve yapacağı şey de o nispetle kolaydır. Fakat iyiye gelince o, düşünmeyi gerektirir; üzerinde kafa yormak ve bir plan yapmayı gerektirir; o yüzden zordur iyilerin işi ve iyi olmak.
Bugün idarede layık olduğumuz biçimi elde ettiğimiz gibi muhalefet yönünden de milli olanı görmek istiyorsak sabır ve teenniyi elden bırakmadan çok çalışmalıyız.