Olayları mecrasından çıkarmadan doğru okumak çok mu zor? Çünkü okuyamamak gözümüzün önünde olup biten alevere dalavereleri görememek demektir.
Sol kesim biteviye Fatih Erbakan'ı göklere çıkarırcasına sarılmış, öyle bir övüyorlar ki bilmeyen de zanneder ki sol kesim Fatih'le topyekun hidayet buluvermiş.
FOX tv dilinden düşürmüyor Fatih beyi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi reklam panolarında Fatih bey baş köşede.
Allah aşkına ne zaman hissiyattan kurtulacağız?
Millet olarak istediğimiz adamın iktidara stepne olması değil elbet; hakikati görmesidir.
O hakikati şöyle izah edelim;
Erdoğan nasıl ki ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisi seçilecekken bu hakkını Abdullah Gül'e verdi; Devlet Bahçeli milletin birlik ve beraberliği uğruna nasıl ki idar-i devlet iddiasından vazgeçti; işte böyle bir duruş ve anlayaş istiyoruz Fatih beyden.
Zor zaman belirler adamın has olanıyla ham olanını. Zor zamanda memleketin ali menfaatlerini kendi menfaatlerinden önde tutamayan biri bu sebeple lider olamaz.
Bu zor zaman formülümüz bizde gelenek haline geldi ve bu geleneğimiz de "fitne uykudadır, onu uyandırana lanet olsun" düsturundan gelmektedir.
Osmanlı Beyliğini devleti aliye yapan da bu düsturdan doğan düşünceydi. Bu da zamanında kiminle dost kiminle hasım olacağını bilmeyi gerektirir. Gördüğüm kadarıyla Fatih bey bunu bilmiyor ve arka planı göremiyor. Görememek, liderlik iddiasında bulunanlar için bir kusurdur. Çünkü görseydi, yaptığı atakların millete değil düşmanımıza yaradığını anlardı.
Hala düşman oklarının kimi hedeflediğini göremeyenlerimiz var.
Önceki seçimde Saadet'i kullanan Batı, şimdi de YRP'yi kullanıyor. Olan bu. Seçimden sonra kullanılan bu tür partiler paçavraya dönüyor; bunu da göremiyorlar. SP'den geriye kalan altılı masadaki maskaralığı ve efkarı umumi İslam nezdinde nefret zeminine oturması oldu. Saadetin beş yıl önce yaptığı hata, İstanbul'u resmen Rumlara teslim ettirmesiydi. İstanbul'un bir beş yıl daha Rum elinde kalması için de bu sefer Fatih beyi aparat olarak kullanılıyor. Peki bu akıl işi mi? Fatih bey İstanbul'u kazanamayacak; bu sonuç belli iken neden ille de tekeden süt çıkarmaya yeltenir benim fersati yüksek, himmeti bol müslüman kardeşlerim?
Ak Parti yirmi yılı geçkin bir süredir iktidarda. Karalayanı çok oldu bu zaman diliminde. Biliyoruz ki karanlık mahfillerce çok karalandı. Bu karalamalarda iftiralar gırlaydı. Hele sol kesimin saldırısı yalan dolan ne varsa herşeyi mübah gören cinsten oluşu akıllara ziyandı. Bu da her seferinde dikkatli olmamızı salık kılar. Büyük tuzaklar kuruluyor şu necip millete. Bu tuzaklara düşmemek lazım.
Ayrıca hatasızdır da demiyoruz. Ancak karşı çıktığımız hataların düzeltilmesinin yolu bu değil.
Bir anlık öfke, kinlerinden deliye dönmüş bir vesayeti yine bu memleketin başına getirirse bu durumda dünyamız hüsrana uğramakla kalmaz mazallah ahiretimiz de gider elimizden.
İkiyüz yıldır içini boşalttıkları şu devleti yönetmek hiç de kolay olmadı. Kolay olsaydı Menderesler idam edilmez, Özallar zehirlenmez, Erbakanlar onbir ayda başbakanlıktan atılmaz, Muhsinler helikopterden düşürülmez ve bir çok muhtırada bulunup ihtilal yapılmazdı. PKK güç bulamazdı. FETÖ şeytanı 15 Temmuz'da milletin başına bomba yağdırmazdı. Ne yazık ki hepsi oldu.
Bugüne kadar görülmemiş böyle uzun süreli bir iktidarımız olduysa bu öylesine kendiliğinden teşekkül eden bir şansın eseriyle olmadı elbette.
Bir çaba, bir gayret ve en önemlisi de iyi niyetle koşulan işlerin bereketiyle oldu. Özleminde olduğumuz tüm gelişmeleri bu zaman zarfında görmedik mi?Taksim'e camiler, Ayasofya'da okunan ezanlar rüyalarımızın gerçekleşmesiydi adeta.
Uçaklarımız, tanklarımız, otomobillerimiz, savaş gemilerimiz hep bu dönemin hediyeleriydi bize.
Havaalanlarımız, hastanelerimiz, köprülerimiz yine bu dönemin icraatlarındandı.
Görünen köy kılavuz istemiyormuş meğer; tabi ki görene...
İHL katsayı belası, başörtü zulmü bu dönemde kaldırıldı.
Ve baş döndürücü daha ne gelişmeler hep bu dönemin eseri oldu.
Şimdi de bir sivil Anayasa'ya ihtiyacımız var. Tüm dertleri bu Anayasa'nın hayata geçirilmemesi. Kopartılan fırtınalar bunun habercisi. Batılılar, yüzyıllık hayallerimizi gerçekleştiren bu iktidarın bunu da gerçekleştireceğine adları gibi eminler. Onlar emin olsunlar amma benim Eminlere taş attırsınlar. Zorumuza giden bu.
Fatih Erbakanla ilgili şu özelimi de paylaşmak isterim. Bu delikanlıdan liderlik olmaz. Liderlik babadan kalma mirasla olmuyor çünkü. İnenü'nün oğlu da yapamadı liderliği, Menderes'in oğlu da. Özal'ın oğlu da yapamadı Türkeş'in oğlu da. Necmettin'in oğlu da yapamaz. Kendimizi kandırmayalım. Liderlik doğuştan olma bir melekedir, bir haslettir; sonradan gelip yerleşen cinsten bir meziyet değil. Hırsla olacak ve elde edilecek şey ise hiç değil. Öfke zarar verir.
Tayip Erdoğan'ın babası bir lider değildi mesela. Öyle görünüyor ki oğlu da yapamaz babasının yaptığı dillere destan liderliği.
Bu gibi süreçlerde dikkat etmemiz gereken bir husus da şu olsa gerek; bu da gelişmelerin perde arkasını bilemediğimiz birçok olayın çarpıtılma tehlikesinin olduğudur. Bunu göz önünde bulundurmak gerekir. Filistin meselesi gibi en yakın hadise bunun bir örneği. Dün iktidarı Olso olayları üzerinden PKK'ya yenik düşme olarak yorumlayanların karalamalarındaki ana tema ne idiyse bugün Filistin üzerinden yapılan karalamaların teması da aynı. Bu tür karalamaların benzer sebebe matuf olduğuna inanıyoruz. Erdoğan'ı PKK üzerinden karalayanlar ne hikmetse PKK'yı bitirme noktasına getirişimizi bir türlü görmediler. Bununla da kalmadılar o PKK'yı meclise bile taşıdılar.
FETÖ'de de benzeri durumları yaşamadık mı? Bir zamanlar Fetullahçıları iktidara taşıdı diye Erdoğan'ı çemkirenler bugün FETÖ'nün oyuncağı olmuş durumdalar. Davutoğlu, Babacan ve Meral Akşener'in bir FETÖ yapılanması olduğunu göremeyen, anlamayan lütfen siyasi konulara girmesin. Yoksa milletin vebalinden kurtulunmaz.
Saadet'i az mı kullandılar şu FETÖ şeytanları.
Daha geçenlerde YRP'den istifa ederek Ak Parti saflarına geçen bir milletvekilinin istifa gerekçesinde partilerine FETÖ'nün sızdığını dile getirmesi gündemi sarsan bir haber olarak kayıtlara geçti. Bu aymazlık sebebiyle partiden topluca istifalar da işin başka bir boyutu.
Fatih kardeşimiz şu aziz millete faydalı bir şey yapmak istiyorsa önce babasını dinlesin; yoksa babasının nüfuzunu kullanarak siyaset yapmasının hiçbir anlamı olmayacaktır.
Madem babasının sayesinde siyasette bir paye sahibi oldu, bunu onun yolunda gitmekle taçlandırsın.
Taçlandırma da onun soyismini taşımakla olmaz, hatırasına sahip çıkmakla olur.
Babasının alnından boncuk boncuk ter akıtanlar bugün kendisini alkışlıyorsa, bu da alkışlanmasına sebep olan fiilleriyle babasının hatırasına ihanet ediyor demektir.
Dün babasına hizmette sınır tanımayan ve evladından daha yakın birilerini bugün parti disiplinine sevk ediyorsa babasının davasını anlamamış demektir.
Bu seçimlerde İstanbul'da partin adına kazanmayacağını bile bile aday çıkararak Fatih Sultan Mehmet Han hazretlerinin türbesine elleri arkada yürüyüp ayağıyla tekmelercesine girerken hakaret eden birinin kazanmasının yolunu açıyorsa, Fatih ismini taşımasının bir anlamı olmayacaktır.
NOW (Fox) TV Fatih beyi göklere çıkarırcasına övüyorsa meseleyi anlamamış demektir.
Bu durumda davandan geriye, babasının kemiklerini sızlatmaktan başka bir şey kalmamış oluyor.
O dava ki temeli kine dayalı, makam hırsı zahir, düşmanı sevindirip dostu üzüyorsa bu dava, hak davası değildir demektir.
Şu seçim arafesinde şahit olduğumuz iktidar sataşmalı tüm gelişmeler aslında işin içinde FETÖ olduğunu gösteriyor. Bunu da böyle bilelim...
Mustafa Salim
30 Mart 2024, Ankara