İmamoğlu'nun sosyal medyadaki paylaşımlarından;
Gezi ruhlu biri olduğunu,
Eşcinslerin evlilikkerine "Toplum henüz hazır değil" diyerek yeşil ışık yaktığını,
Camiyi gösterip kiliselerde mekan tuttuğunu,
Yıllarca FETÖ'nün medyasında Kaftancıoğlu ile ceht-ü gayret ettiğini,
Ve daha nicelerini bildiğimiz gibi;
İstanbul'un fethinden bugüne kadar ehl-i Salip'in her fırsatta biz Fatih'in torunlarından intikam almak için pusuda beklediğini,
Bunun için de;
Biz Hira Dağı'nın çocuklarından İstanbul'u koparmak adına Bizans'ın tüm oyunlarını oynadıklarını,
İstanbul'un başına her geldiklerinde belli meskun yerler hariç her yeri gözden çıkarırcasına bakımsızlıktan yaşanmaz hale getirerek Anadolu'lunun kaçışına zemin hazırlanmasını,
En son 15 Temmuz kalkısmasında da gördüğümüz gibi Boğaz Köprüsü'nün kapatılıp Anadolu'ya geçiş kısmının açık bırakılarak insanların orayı boşaltmasını,
Ve nihayetinde İstanbul'u, Vatikan usülü, ipleri Batı'nın elinde kukla bir İslam Hilafet merkezi yapıp ilerde tamamen almak istediklerini de biliriz.
Medar-ı iftiharımız İstanbul'un fethinin devriyeyi senesini coşkuyla kutladığımız o muhteşem günümüzde, Belediyesine baş yapılan, cüssesi Payı tahtta lakin ruhu karanlıklarda gezen adamın, hakaret dolu tavrıyla adeta cami duvarına ilişmişliğini hatırlatan o nefret yüklü adımlarının her atışı, ok gibi saplandı yüreğime.
Aslında bu gördüğümüz gayet doğaldı; çünkü "her şey aslına rucu' eder" ilkesinin tecelliyatına şahit oluyorduk. Peygamber (sav)'in övgüsüne mazhar bir komutandan ancak peygamber düşmanı biri rahatsız olur.
Sorayım size;
Bir Rum bunu yapar mı?
İmamoğlu denen bu adamın yaptığını bir papazoğlu yapar mı?
Daha ne diyelim güzelim İstanbul'um! Bir kanaryaydın düne kadar dalımda, gönlümdeki gülün bülbülüydün bugune dek; başındaki bu binbir başlı canavar da neyin nesi?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştaki gencimiz bilmezse de sen de mi bilmedin İstanbullum?
Soyaddaki imamlığa mı kandın?
Ah İstanbul ah, nedir bu başındaki ağır yük?
Ne yaptın da ağırlığınca taş düştü başına...
Pazardan keleği bile alırken gösterdiğin hassasiyeti, bunda niye göstermedin de keleğe yattın?
Yasinler okuyan bu adam neden seçimden sonra aldı soluğu kilisede; hala düşünmez misin
Bari müslüman mahallesinde salyangoz satmasaydı diyoruz amma? iftarda duaya açılan elleri bile hala hristiyancaydı.
Rum'undan Ermeni'sine, Yunan'ından Bulgar'ına baksana hepsi nasıl da duruyor arkasında...
Sen zannediyor musun ki İstanbul bunun için sıradan bir şehir...
İstanbul dedikçe bunun ve arkasındakilerin içi ta1453'ten beri cehennem gibi yanmakta.
İşte yandıkça içleri, kin ve nefretlerinden akan lağım kusmuğu sarıyor her yanımızı...
Bizi çok yordun be İstanbul'um.
Bilmez misin ki Olimpus'un çocuklarının gözü hala sende be İstanbul'um.
Hayrını görsün İstanbullular diyeceğiz de gel gör ki zararını koca Devlet çekiyor.
Ne günah işledin de belalardan ayrılmıyor başın?
Değil Ülkemin, dünyanın incisi İstanbul'a yakıştı mı tenekeden mahfaza hem de paslı cinsinden?
Ne ekilirse o biçilirmiş, çok mu aradın tohumu bu ayrık otunun?
Bu adam geleli iş başına, belalardan gelmeyen kalmadı başına.
Yolların mefluç oldu bu adam geldiğinden beri. Terakkiyeye mani oluşuna ne diyeceksin? Peki, dünya koronadan korunurken atmadı mı seni koronanın kucağına? Rezaleti sayılmakla bitmeyen bu adam, işte kusuyor kinini bu sefer hışımla girerek, dedemiz, önderimiz Fatih'in türbesine.
Canın demir mi İstanbul'um, nasıl dayanırsın bu adama?
Bunu yapmaz, yapamaz ecnebi dahi olsa ecdadımın hiçbir hatırasına.
Ecnebi ise bu ne işi var, yok değilse hani, millilikte neyi var?
Nasılsan öyle idare edilirsin diye buyurur Nebiyi zişanımız; öyleyse dön, ıslahına bul bir çare ki sen de kurtulasın bu beladan cümle alem-i İslam da...
Hedef 2023, 2053 ve 2071 şiarın olsun İstanbulum...