Birçok ulusal tv kanalının 15 Şubat 2023 Çarşamba günü ortaklaşa yayınladıkları “depremzedelere” yönelik “Tekyürek” sloganlı yardım kapmanyası programına olan ilgi “Allahu Ekber” detirtecek mahiyetteydi ve dikkat çekiciydi. Siyasi çevrelerden sanatçısına, işadamından memuruna, çalışanından çiftçisine, depremzedenen yabancısına kadar akla gelen kim varsa yediden yetmişine herkes sel olup akmıştı yardım elini uzatmak için. Birlik günüydü o günümüz.
Her çevreden sanatçının gelip oturduğu masalarda, şöhretini bir tarafa bırakarak adeta bir memur titizliğinde, gelen telefonlara bakıp yapılan yardımları not edişlerindeki gayretleri de kayda değerdi. O gün yürekler tek atıyordu çünkü.
Biz, genlerimizden gelen o bozulmamış insanlığımızla dillere destan nice harikulade başarılara imza atan bir millet olmuşuz tarih boyunca. Zaferlerimizin özünü teşkil eden de bu vasfımız, ayakta kalışımızın sırrı da… Dünyaya adaletle bin yıl hükmedişimizin temelinde de bu duruşumuzun iksiri yatmaktadır.
Bizim, manevi iklimimizden aldığımız güçle oluşturduğumuz “Anadolu İrfanı” da bu inancımızdan kaynaklanmaktır.
Biz, tökezleriz, yoruluruz, dinleniriz fakat zalimin zulmüne asla boyun eğmeyiz.
Ülkemizin bu 'Tekyürekli'le gösterdiği çok büyük mesajlar var.
Ekonomimiz battı diye felaket tellallığı yaparak ortamı germeye çalışanların dedikleri gibi bir durumun hiç de söz konusu olmadığı,
Hükümeti yıpratmaya yönelik yapılan karalamalara rağmen milletin güveninden bir sapmanın görülmediği,
Milletin, kimin yalancı kimlerin de doğru insan olduğunu bildiği,
Devletimizin güçlü olduğu ve halkına sahip çıktığı,
Uluslararası ilişkilerde söz sahibi oluşumuzla itibarımızın tavan yaptığı,
Milletin birlik ve beraberliğinin zeval bulmayacağı,
Hangi şartlarda olursa olsun imanımız gereği sergilediğimiz davranışlarımızla asaletimizi koruduğumuz vb. daha birçok hakikat gün yüzüne çıkmıştır.
Mazlumun sesi Türkiye’ye dünyanın dört bir yanından gelen yardımlar, müminler ancak kardeştir düsturunu batının hiçbir zaman anlamadığı ve anlamayacağı bir değerin ifadesiydi. Mesela, konvoylar halinde, ne ihtiyacın vardır bile demeden, kardeşliğini gösteren Azerbaycan; yaptığı konteynır yardımları da dahil nakti 30 milyarla Katar; dün batının linçine uğramış bugün 4 milyar TL ile yardıma koşan canım Libya; beride tüm memurlarının bir günlük maaşlını bağışlamakla yetinmeyen Pakistan; Kuveyt, Suudi Arabistan, BAE, Cezayir ve nice mazlum Müslüman kardeşimizin sel gibi akan dua yardımları… Saymakla bitiremeyeceğimiz örnek davranışların daha niceleri…
Hep Türkiye içindi bunlar.
Millet devletine güveniyor, hükümetini seviyor. Erdoğan’a sahip çıkıyor. Sadece milletimiz mi? Dünyada ne kadar mazlum ve bitap düşmüş ruh hamili Müslüman varsa herkesin umut kapısı oldu Erdoğan.
Bir yıl geçmeden tüm depremzedelerin evlerini teslim edeceğiz dediğinde herkes adı gibi emindi bu verilen sözün yerine getirileceğine.
Bugüne kadar söz verdiği halde yapmadığı kalmadı ki…
Kirli siyaset nedir bilmedi ki…
O bir mümindi. Yalan söylemez ve söyleyeni de kovardı. Verdiği sözü yerine getirendi.
O yüzden kim olursa olsun, Erdoğan için “o ne dediyse doğrudur, verdiği sözü tutandır” diyenlerin sayısı sayılmayacak kadar çoktur. Pandemi döneminde, ekonomik krizi nasıl yönettiğine şahit bu millet.
Mehmet Barlas’ın Erdoğan’la ilgili Sabah köşesindeki 9 Şubat 2023 tarihli yazısında dile getirdiği husus, gerçek bir devlet adamının nasıl olması gerektiğinin bir resmiydi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deprem bölgesine gittiğini ve vatandaşların ‘Bunun üstesinden nasıl geleceğiz’ sorusuna "Önce yaraları saracağız, sonra 1 yılda bu bölgeyi tekrar ayağa kaldıracağız." Diyerek verdiği cevabı değindikten sonra şu yorumu yapıyor: “1 yıl gibi kısa bir sürede 10 yeni şehir kurulabilir mi? İnanması zor belki ama ben yapılacağına yürekten inanıyorum. Çünkü daha önce başardık bunu. 2011 Van depremi... 2020 Elazığ depremi... 2020 İzmir depremi... 2020 Giresun sel felaketi... 2022 Kastamonu sel felaketi... Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Erdoğan tüm bu felaketlerde, "Size 1 yılda yepyeni bir şehir yapacağız" demişti. Hep sözünü tuttu.
“21 yılda millet olarak ne acılar yaşadık. Erdoğan hepsinden de güçlenerek çıktı. Aslında güçlenen Erdoğan değil Türkiye'ydi. Bunları zaman içerisinde yaşayarak gördük. Bizi hiç yanıltmadı. Kendisine güvenmemiz için o kadar çok nedenimiz var ki...”
Evet, kendisine güvenmemiz binlerce sebep var.
Dünya da güveniyor kendisine; seven de sevmeyen de…
Senegalli Muhammed Yusuf, “Eğer Türkiye ayakta ise tüm İslam ayaktadır. Eğer Türkiye’ye bir şey olursa hepimiz biteriz.” Sözündeki gerçeklikte güvenilen bir Erdoğan olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz.
“Dünya beşten büyüktür” sözünün sahibi de Erdoğan, “One munite” ikazıyla İsrail’e dur diyen de Erdoğan. Katar’a sahip çıkan da Erdoğan, Birleşik Arap Emirliği’ni kendine çeken de Erdoğan. Libya’da batıya meydan okuyan da Erdoğan, Karabağlarda düşmanın bağrına hançeri sokan da Erdoğan. ABD’ye posta koyan da Erdoğan, Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olan da Erdoğan.
Dünya ona güveniyor. Dünya onun verdiği sözü yerine getireceğini biliyor. Dünya onun kendi ülkesini vesayetten kurtardığını görüyor. FETÖ ve PKK gibi iç huzurunu bozan terör örgütlerine yol vermediğini duymayan kalmadı.
Öyle güçlü bir Türkiye inşa edildi ki önünün kesilmesi için seferber olmayan dahili ve harici bedhah kalmadı.
IMF boyunduruğundan kurtulan bu millete, “Gezi Olayları” ile başlattıkları eylemlerle ekonomik darbe yapanların karşısına, sonrasında bıraktığı ağır yükler altında inleyişiyle yetinmeyerek 15 Temmuz’da tepesine indirdikleri bombalarla diz çöktürtmek istedikleri, ancak bugün enerji kaynaklarına ulaşmaya başlamış, savunma sanayinde büyük mesafeler kat etmiş ve kendi yağıyla kavrulmaya başlamış bir Türkiye çıktı. KORONA ile tekrar ekonomik krize boğdurulmak istenen ülkemiz tüm hain girişim ve baskılara rağmen bugün Erdoğan’ın sayesinde dimdik ayakta; bu da düşmana korku, dosta da güven vermektedir.
Bu olumlu havadan rahatsızlık duyan dış mihrakların içimizdeki uzantıları, milletin birlik ruhundan yükselen tekbirlerden rahatsız oluyorlarmış. Bu hengamede hafız kızlarımıza dil uzatacak kadar alçalan hazımsız bir güruh yardıma giden cübbeli ve sakallı kardeşimi tiye alırlarken beride dayanışmada gösterdiğimiz olağanüstü örnek davranışlarımızdan etkilenen Malatya'daki enkaz çalışmalarına katılarak orada Müslüman olan Çinli kurtarma görevlisi, barınma merkezi olarak kullanılan camiye 500 yuan bağışlıyor.
Bu içler acısı manzaramıza içi yanan elin ecnebisi, devlet ve millet olarak dayanışımızdaki örnek davranışlarımızı takdir ederken, içimizdeki bizden görünen ecnebi, yalan yanlış yönlendirmelerle oluşturduğu algılardan milleti galeyana getirmenin derdinde.
Milletin derdiyle dertlenen bir Reis-i Cumhurumuz var. Başkanımız var. Liderimiz var. Milletin duygularına tercüman olan bir yiğit var. Birlikteliğimize laf edenlere depremin hemen sonrasında dediği: "Şu an itibarıyla Hatay'ımızda asker, polis, jandarma toplamda 21 bin 200 personel görev ifa ediyor. Bununla ilgili olarak da bazı haysiyetsiz, açık konuşuyorum, namussuz kişiler, kampanya yaparak 'Hatay'da biz asker, jandarma, polis göremedik' gibi yalan yanlış iftiralar atıyorlar. Bizim askerimiz, jandarmamız, polisimiz şereflidir ama bu şerefsizlerin ağzına biz onları meze yaptırmayız" bu sözleri milletin yüreğine su serpmiştir. Duygularına tercüman olmuştur.
İşte birlik ve beraberliğimizin ana harcı, mayası ve temeli.
Mustafa SALİM
21 Şubat 2023, ANKARA