MUSTAFA SALİM salimhoca@hotmail.com

MENZİLİ UZUN İNSAN OLMAK YA DA OLMAMAK

13 Temmuz 2023 Perşembe 15:51

Allah Rahmet Eylesin...

“Alimin ölümü alemin ölümü gibidir…”

Menzil Tarikatı'nın şeyhi Seyyid Abdulbaki El-Hüseyni Hz. dar-ı bekaya göçtü.

Rabbim gani gani rahmet eylesin...

Muhterem zatın vefatı nedeniyle hüzünlerini sağduyulu tavır ve ifadelerle sergileyenlerin yanısıra bilindik bir kafa yapısının hiç de hoş olmayan islamî oluşu şurada dursun insanî bile olmayan, ‘ne söylediklerinden kim olduğu anlaşılan’ cinsten kişilerden sarf ettikleri sözlerle iç yüzlerini ele veren bir kesimin söz ve tavırlarına da şahid olduk.

Tarikat ve mezheplerle sorunu olanların bu vefat bahanesiyle eteklerindeki taşları dökenlerin belki de en ağır ithamı, alim, fazıl ve bu minval üzere hayat süren muhterem bir zatın küfürle tasvifleri oldu.

İslam adına hareket ederken İslamî olmayan bir üslubun insanı olmak, ne kadar makuldür sizce...

Bilirsiniz;
Üsâme ibni Zeyd radıyallahu anhümâ başından geçen bir olayı şöyle anlatmıştır:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bizi Cüheyne kabilesinin Huraka kolu üzerine göndermişti. Sabahleyin onlar sularının başında iken üzerlerine hücum ettik. Ben ve ensardan bir kişi onlardan bir adama ulaştık. Biz onun üzerine yürüyünce, adam: “Lâ ilâhe illallah: Allah’tan başka ilâh yoktur” dedi. Bunun üzerine ensardan olan arkadaşım ona hücumdan vazgeçti; ben ise mızrağımı ona sapladım ve adamı öldürdüm. Biz Medine’ye gelince bu olay Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kulağına gitti ve bana:

– “Ey Üsâme! Lâ ilâhe illallah dedikten sonra adamı öldürdün mü?” buyurdu. Ben:

– Yâ Resûlallah! O, bu sözü sadece canını kurtarmak için söyledi, dedim. Peygamber Efendimiz tekrar:

– “Lâ ilâhe illallah dedikten sonra adamı öldürdün mü?” diye yine sordu ve bu sözü o kadar çok tekrarladı ki, ben, daha önce Müslüman olmamış olmayı bile temenni ettim.

Dinde, günah ile küfür hadisesinin aynı şeyler olmadığını biliriz.

Ya hayır söylemek ya da sükut etmek peygamberi bir duruştur ki bunu da biliriz.

Tasavvuf karşıtı, tarikat hazımsızı birtakım zevatın vefat eden zat hakkında anlattıkları doğru değilken velev ki başkası hakkında doğru kabul edilecek hususlar olsun bunlar ancak birer günah sayılacağından bir başkasının imansızlığını sorgulama noktasında bir hüküm vermeye kimsenin hakkı yoktur. Biz kalplerde olanı bilmeyiz. Zahirle hükmederiz ki bu İslam’da bir duruştur ve bir esastır.

Vefat haberi nedeniyle ifade etmeye çalıştıkları hususiyetleri yorumlama biçimleri insanları aslında istedikleri bir tartışmanın içine çekmektedir. Belki de farkında bile değiller... Ya da kasten ve bilerek yapıyorlar böyle bir karalamayı. Vurgulamaya çalıştığım mesele batılıların, özellikle de İngiliz müsteşriklerinin bir projesi gereği İslam'da karşı çıkılan tarikat ve mezheplerin olmaması hususudur. Kin kusarcasına sarfedilen nahoş söylemlerin satır aralarında bunu bulmak mümkün ve bir o kadar da bariz şekilde kendisini ele veriyor.

Bilinen şu ki batıl girişimler sonucu hem Yahudilik hem de Hristiyanlık aslî kimliğinden tamamen uzaklaştırılmış birer din haline gelmiş durumda.

Özellikle de Hristiyanlık'taki mezhepler müstakil birer din hüviyetine sokulmuş, hatta her mezhebin  birer İncile sahip olduğu gerçeği herkesçe bilinen bir husustur.

İslam’da mezheplere karşı çıkanlar ne hikmetse Hristiyanlık'taki bu mezhep durumunu göz önüne alarak mezhepleri redetmekteler.. Hâlbuki İslam’da mezhepler birer müstakil din değildir. Yorumlarının temelini Kur’an ve Sünnet oluşturur. İcma ve kıyas-ı fukaha yine bu iki kaynağın birer sonucudur. Mezhepler birer okuldur. Özellikle de zahiri ilimlerin odağıdır.

Tarikatler de şer’i ilimleri özümseyerek İslam’ı yaşayan rusuh sahibi ülemanın, taliplerinin ahlakını güzelleştirip onları manevi yönden eğitmek için açtıkları birer okuldur.

Özellikle de Türkiye’de tarikat ve mezhebe karşı çıkan, hele son zamanlarda sünneti de tiye alarak rafa kaldıran kimselerden, bize sadece Kur’an yeter düşüncesine sahip güya ilmi çalışmada bulunan bir kesim var ki düşman başına. Bunlar, Kur’an’ın tarihsellik vurgusundan hareketle ilk dönem ayetlerden bir çoğunun bugün kaale alınmayacağını, Allah’ın geleceği bilemeyeceğini savunan bir kesimin de Tevbe Suresi’ndeki Hızır (as) ile Musa (as) arasında geçen üç olayı anlatan ayetleri bu sebeple Kur’an’dan çıkarmak istediklerini, hatta en son Mustafa Öztürk denen bir ilahiyat profösörünun ayetlerde yer alan bazı kelimelerin uyduruk olduğunu iddia ederek bunun Peygamber tarafından Kur’an’a dahil edildiğini savunacak kadar ileri gidip aynı zamanda bu tavırlarıyla dine hizmet ettiğini zanneden müfsitlerin bir proje ürünü olduklarını göz ardı edersek dinimize hizmet eden hakiki Müslümanları tanıyamaz, haliyle onlara düşman kesiliriz.

Bu anlamda Menzil Tarikatı, İslam’a hizmeti şiar edinerek taliplerine ahlak ve maneviyat eğitimini Kur’an ve Sünnet-i seniye doğrultusunda veren bir eğitim merkezi halini almıstır.

Evveliyatlarında birçok yanlış işlerde bulunan, ancak Menzil Tarikatı çatısı altında hidayet bularak istikametini koruyan nicelerini biliriz.

Mesela 6 Şubat depreminde dernekleri vasıtasıyla yaptıkları hizmetler inkar edilmeyecek derecede yoğun ve samimi idi.

FETÖ ve benzeri yapılanmalarda görüldüğü üzere dış bağlantılarla irtibatı olmayan sağlam yapıları vardır.

Geleneksel İslami yaşam biçimleriyle modernizemin mana tanımayan kitlelere kıyasla halkın benimsediği birer cemiyet oluşları da takdir edilecek bir husustur.

İktidarın yanında duruşlarıyla sergiledikleri tutum ve davranışları, batının oyunlarını görerek bozmalarına imkan vermiş ferasetin birer irfani tezahürlerdir...

Kolonizatör Türk Dervişleri adında kaleme alınan ilmî bir araştırmada da dile getirildiği gibi tarikatların İslam’ın tebliğinde nasıl önemli roller aldığı da tarihi gerçeklerdendir. Sonuç itibariyle bu teşekküller toplumun sosyal dokusunu imlek imlek işleyen birer mersus yapılardır.

İslam’ın siyasi otoritesinin hüküm sürdüğü yüzyıllarda tarikatlar en güçlü yapılarıyla arz-ı endam etmiş durumdaydı. Haliyle otorite ve tarikatı aynı bağlamda ele almak yanlış olmasa gerekir.

Dünyada İslamî otoritenin Osmanlı’nın yıkılmasıyla zayıflaması neticesinde en büyük saldırı en güçlü yapımız olan tarikatlara yapıldığını gözden kaçırmamak gerekir. Bu sebeple gerçek tarikatların halk ile irtibatının kesilmesi için sahte tarikatların kurulması asla hafife alınmamalıdır. Yoksa Kalkancı hareketi anlaşılmaz. Fadime Şahinlerin önü kesilmez. FETÖ, kurtuluşun sembolü olmaya devam eder. Modern İslamî anlayış palazlanır. Böylece toplumsal dokumuz hiçbir zaman aldığı yaralardan kurtulamaz. Bu sahte oluşumlara gerçeklerimizi ezdiremeyiz. İzin vermeyiz.

Tarikatlar öz itibariyle birer sosyal realitedir. Sivil toplum kuruluşlarıdır. Geliri de olacak gideri de. Hayatboyu birer eğitim müesseseleridir. Yediden yetmişe herkese kapısı açık toplumsal yapılardır.

Menzil Tarikati de Kur’an ve Sünnet çizgisinde yol alarak hizmet eden gönül coğrafyamızın bir irfani hareketidir. Bu tarikat, menzili itibariyle bu dünya ile sınırlı olmayacak kadar uzun bir yolun hikayesidir. Menzili bu dünya ile sınırlı, nefs elinde hüsran, aklın köleliliğine yenik, kalbi derundan bihaber insanların ufkunu aşan bir hareketin ve kurbiyeti Rabbe olan bir seferin adıdır.

Holdinkleşmeleri neden garipsensin. Fakir olmak ne kadar hayatın bir realitesiyse zenginlik de öyle. Fakirin sabrı ile zenginin şükrü övülmeye değer özelliklerdir. Sahabe hayatında da her iki kesimi görmek mümkündür. Hakka hizmet yolunda bir gayret içinde olduğunu gördüğümüz bir Tarikat. Müspet yollarla elde edilen zenginlik neden garipsensin?

Eleştiriler batının anlayışına hizmet ediyorsa durup düşünmek gerekir.

Tarkatin Kur’an ve Sünnete ters düşen hangi fikir ve davranış biçiminden bahsedebilir?

Ne Kur’an ayetlerinin inkârı söz konusu ne de sünnetin reddedilişi. Mezhep konusunda hakeza.

İnsanlığa hizmetten gayrı bir amacı olmayan bir tarikatı karalamak, liderine ağza alınmayacak tarzda hakaret etmek Müslümanca bir tavır değildir.

Islah edici bir yapıya olan bu saldırılar PKK gibi müfsit terör guruplarına yapılsın. Yapılması da icap eder.

Bugün PKK ve benzeri terör guruplarının işlerini çıkmaza sokan da cemaat ve takatlerimizdir. 

Modern hayatin biz insanına uymayan davranış biçiminden rahatsız olunuyor diye tarikatlara karşı çıkmanın hiçbir mantığı yoktur.

Sağduyulu olmak gerekir. 

Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Ben bu mübarek zati seviyorum. Kişi sevdiğiyle beraberdir. Böyle bir beraberlik benim için onurdur, bir lütuftur.

Manevi dinamiklerimize sahip çıkmak bir vazifedir.

Ülkemizin ve İslam aleminin başı sağ olsun. 

Mustafa Salim
13 Temmuz 2023 Ankara

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
Aydın YURTSEVER
Allah Razı olsun kardeşim...Rabbım sevdiklerinle haşr eylesin
Abdullah
Ağzınıza sağlık hocam.
Tahir Çelebi
Yüreğine sağlık olsun