Seçimler yaklaştıkça karşı cenahın soğandan beklentisi de artmaya başladı. Hele cenahın başındakinin eline aldığı soğanla poz vermesi komedi sahnelerini aratmayan cinsten.

Bir de soğan fiyatı üzerinden kafa yorup hükümete akıl vermeye kalkışanlar yok mu zannedersin ki her biri bir ekonomi uzmanı. 

Meseleyi anlamayan bu uzmanlığı kendinden menkuller bir de bunu rant meselesi gibi ele almaz mı?  Bunların kafası işte böyle işliyor.
Soğandan medet uman bir muhalefete oylar da ancak yine kendileri gibi soğan kafalılardan gelir. 

Adamlar kafalarını soğan çuvalından çıkaramayınca yıllarca bu milleti canından vuran terör örgütü PKK hevallerini Meclise kimin ne maksatla ve nasıl soktuklarını da göremezler. 

Soğanın arkasına gizlenen koca bir terör.

Göz yaşartan soğanlar, görme mesafesini nasıl da kısaltıyor?

Her kabuğun göze nasıl da perde oluyor, ey hakikat önünde engel soğan!...

Cücüğün uğruna unutulan nice yiğitler var bu ülkede soğan!

Hunharca katledilen binlerce can, senin zarına nasıl da ediliyor kurban...

Sana öyle paha biçiliyor ki şehit kanı dahi yanında hafif kalıyor.

Seni gözümüze soka soka arkanda ne oyunlar çevriliyor bir bilsen.

Hatta oyun çevirenler de arkanda saklanıyor;
ABD, AB, Siyonist ve TÜSİAD...ve daha kimler kimler...

Meseleyi anlamayan bir kilo soğan zannediyor, iyi mi?

Devletin sırrını ifşa edenler de arkanda, hainlerle iş tutanlar da.

Hani bir çöpü yaklaştırırsın göze en yakın yere de arkasındaki koca ormanı görmezsin ya, işte öyle kullanıyorlar seni soğan.

Arkanda neler gizleniyor neler; göremeyen de soğan zannediyor...

Soğan aşağı soğan yukarı, üç aşağı beş yukarı, tüm derdimiz sanki bu iniş ve çıkışlar...

Bir inse aşağı yukarı çıkar sonra patates. Sonra domates, patlıcan, biber ile hıyar...
Sonra da koca bir dünya yansa, eminim umurlarında olmayacak bunların bir hıyar sevdasına.

Ne oldu milletimize ki leb demeden bırak leblebiyi nohutu bile anlardi...

Fakat hıyar denince anlamıyor arkadaki hıyarlıkları da eline tuz alıp gelmesi de bir başka acıtıyor insanın içini.

Soğan, domates, patlıcan bahsi Barış Manço'nun şarkısındaki gibi hiç de şirin değil; çünkü hıyarlardan medet uman bir kitle var karşımızda.

Bir hıyara İHA ve SİHA'ları satanlar var içimizde...

Köprülerin direk boylarını bir patlıcanla hıyarın boyu kadar ehemmiyetli görmeyen asalaklar var her tarafımızda.

Kıymete binsin diye çukurlara uzatılan hıyarların gündemi, hıyarlaşan zihniyet sebebiyle çukurlara uzatılan teror leşlerinden daha ehemiyetli hale geliyor şu cennet vatanimda.

Deveyi yardan uçuran bir tutam ot degil mi?
Sonuç itibariyle domates, biber, soğan salatalık, patlıcan, fasülye hepsi ot cinsinden şeyler değil mi?

Bir hıyarla iki soğana hakikate göz yummak insanlığın develiği degil mi?

Hayvan için bir anlam ifade eder mi değerlerin değeri?

Karnı doydu mu ala...Bu ha Hasan'nın eliyle olmuş ha Hans'ın, bir anlam ifade eder mi hayvan için?

Biz insan için öyle değil işte.
Topraklarımda düşman postalı görmektense ölmeyi yeğleriz; aç kalırız, susuz kalırız da onurumuzu asla çiğnetmeyiz.

Kanayan yaramıza boyadır der geçeriz de yine de izzetimizden hiçbir ödün vermeyiz.

Bir soğana satılacak şerefimiz yok bizim.
Şerefi soğanın ucunda olanın pis pis akar gözyaşları, timsah gözyaşları gibi...İkisi de sahte çünkü.

Vatanı uğruna can veren evladına akan annenin göz yaşıyla denk olur mu soğandan akan yaşlar?

Soğanı dert edinenlerin, asla vatan diye bir derdi olmaz.

Anlamaz anaların göz yaşlarını, anlamaz nöbet tutan evladımızın sınır boylarindaki uykusuz geçen gecelerin yorgun düşen gözlerin ışıltısını.

Komşusu açken tok yatanın kimlerden olmayacağını da bilmez soğan kafalılar.

Serhat boylarında şehadet şerbetini içmeye az vakti kalmış evladımızın istediği suyu tam içecekken beride su diye inleyen başka bir evladımızın sesini iştince suyu ona verin diye gösterdiği fedakarlıği da anlamaz bu soğan kafalılar.

İçimizdeki soğan kafalıları yöneten arka planın büyük soğan kafalıları da anlamaz bizim insanlık adına ne mücadeleler verdigimizi.

Yağ, bal ve kebaplarla vücuda getirdiğim bu bedeni hak uğruna feda etmemi anlamayan bir zihniyet, beni soğan mantığına boğamaz.

Bir elinin verdiğini diğeri duymasın diye kılı kırk yaracasına titiz davranan hak erenlerine kar eder mi sanırsın soğan tuzakları?

Gayesi sadece yemek içmek olan anlamaz ulvi gerçekleri; o gerçekler uğruna savrulan dünyaların bir hiç olduğunu.

Mesele hiç de soğan meselesi degilmiş meğer.

Mustafa Salim
10 Nisan 2023, Ankara