Ermenilerle alakalı vuku bulan 1915 olaylarını mecrasından çıkararak, tarihi gerçeklere tamamen aykırı açıklamalarla ülkemizi zor durumda bırakmak isteyen uluslararası bir şebekenin varlığını inkar etmek mümkün değil. Sonuçta bu da bir savaş taktiği ve böylece örtülü de olsa bizimle savaş halinde olanların sık sık kullandıkları bir hile formatıyla saldırılara maruz kalıyoruz.
Bu durum güçsüz olduğumuz dönemlerde bizim için aba altında gösterilen bir sopa gibiydi.
Ne günlerdi; bu sopa gösterildiği an, siyasi yelpaze ona göre hareket eder, ekonomik sarsıntıların oluşmasıyla piyasalara hakim olan korkulardan devlet IMF'nin şefkatli! kollarına bırakılır, askeri teçhizat üzerinden göz dağı verilir ve nihayetinde batıya kul köle edilmiş, kukla bir devlet haline gelirdik. Dünyada bir ağırlığımız kalmadığı gibi içeride de terörle başımız belaya sokulur ve Anadolu'nun asıl sahipleri de irtica yaftalamasıyla devre dışı bırakılırdı.
Bugün gelinen noktadan geriye dönüp baktığımızda milletiyle bütünleşen, şahsiyetli, uluslararası arenada kendisinden söz ettiren, hem saha da hem de masada ağırlığını hissettiren, dünya siyasetine yön veren bir devlet hüviyetimizle içerideki ayrık otlarını temizleyen, IMF ahtapotunu ezen, IHA ve SİHA'larla her türlü oyunu bozan, pandemi süresince ekonomisi küçülen dünya ülkelerine nispeten büyüyen bir ekonomiyi gerçekleştiren bir ülke haline geldiğimizi görürüz.
Yeni Dünya Düzeninde mazlumların umudu oluşumuz elbette istemezcülerin uykusunu kaçıracaktır.
Tüm olumsuz algı ve baskılara rağmen batının coğrafyamızda tertiplemek istedikleri oyunlarına hem karada hem de denizde bir bir mani olduk; ittifaklarını sarstık.
Dünyanın jandarmalığına soyunmuş ABD'nin bozulan kimyası, Biden'in ağzından Erdoğan'ı devirmek olarak çıkıyor ve böylece şaşkın ördeğe dönüyorlardı.
Türkiye durdurulmalıydı. Muhalefetin desteklenmesi çağrısında bulunan ABD, Ermeniler üzerinden tekrar üzerimize gelerek eski Türkiye özleminden olsa gerek bir şeyler koparmanın derdinde olacak ki Başkanları Joe Biden, 1915 olaylarına ilişkin skandal bir açıklama yaparak 'soykırım' ifadesini kullandı. Peki sonuç?
Bir sinek vızıltısından öteye geçen bir şey olmadı. Sadece Ermeni Örgütü PKK'nın siyasi kanadı HDP'den işittiğimiz cılız homurtularla sessizliğini bozmayan ABD destekli muhalif gurubun pasif ayak sesleriydi.
Diğer taraftan Irak’ın kuzeyinde Gara'nın intikamını alırcasına gerçekleştirdiğimiz “Pençe Şimşek ve Pençe Yıldırım Harekatı”yla adeta soykırım yaftasına bir misilleme mahiyetinde Ermeni Örgütü PKK teröristlerine attığımız bombaların sesi, ta Beyaz Saray'ın kulak zarını deliyordu.
Sevincini dile getiren askerimiz, "Ara, bul ve yok et" sözleriyle atılan bombaların arkasındaki kararlılığımızın sesini tüm dünyaya duyuruyordu.
Medyamız bu haklı gururumuzun haberini "Terörün kalbine kara harekatı; terörün kalbine Mehmetçik pençesi" manşetiyle veriyordu.
Cumhurbaşkanımız, değil geri adım atmayı amacımızın olduğunu ve bunu da "Terör koridorunu bertaraf etmek" olarak açıklıyordu.
Bir akademisyenimiz bunu "ABD'ye atılan bir yumruk" diye dile getiriyordu.
İşte böylece Batının ve içimizdeki destekçilerinin uykusu kaçıyordu...
Çünkü milletin birlik ve beraberliğini gösteren bir devletin kararlılığı vardı ortada.
Ermeni Patriği Maşalyan’a Erdoğan’dan giden iyi niyet içerikli mektup ve Patrikçe yapılan olumlu açıklamalar da kayda değer olup soykırım safsatasını yok hükmünde gösteriyordu.
Türküyle Kürdüyle, Lazıyla Çerkeziyle, Alevisiyle Sünnisiyle, iyi niyetli azınlık tüm unsurlarıyla milletimizin bütünlüğünü kastetmeye çalışanlar hedeflerine ulaşamayacaklardır.
Uydurulan yalanlara kanmayacak basireti haiz halkımız, ne patates ve soğan siyasetine göz kırpar ne de Merkez Bankası etrafında dile dolanan dolar masalına kanar.
Biden soykırım metninde, İstanbul yerine 'Konstantinopolis' ifadesi kullanma küstahlığını gösteriyorsa meselenin soykırım olmadığı anlaşılacaktır.
2023 hedefimize doğru giderken birlik ve beraberliğimizi sabır ve sebat içerisinde, hiç kimseye aldırmadan devam ettirmemiz, bekamızın bir gereğidir; olmazsa olmazıdır.
Yalancıların mumu elbette sönecektir. Irak ve Suriye’den ders çıkarmazsak ders konusu oluruz.
Elbette hak galip gelecektir; yeterki biz hakkın yanında duralım.