Bu seçim arafesinde bağrı yanık bir kardeşimiz TOGG fabrikasının üretim aşamalarını gösteren bir videosunu paylaşırken "TOGG'umuzu durduramayacaksınız" ifadesiyle yaptığı yorumu okurken herkes gibi benim de millî duygularım kabardı ve gururlandım;  sonra bir düşünceye daldım ve ülkemizdeki siyasi yelpazenin yakın geçmişinin ahvali geldi gözümün önüne...

Dedim ki kendi kendime bu yedili masayı boşuna kurmadılar. Devrim'i devirdiklerinde bu boynu devrilicesiler yönetimdeydi o gün zaten. Bugün ise yönetimde olmadıkları için TOGG'a sadece trene bakar gibi bakıyorlar. Kabızlık mı? Belki de sebebi bu hazımsızlık. İşte dedim, bunu devirmek için debeleniyorlar, kabızlıktan kurtulmak için.

TOGG'u örnek verişimiz Devrim'le başlayan sui kast filmini hatırlatma babındandı; yoksa bu örnekleme işin sadece fragmanı. Geldiklerinde taş üstüne taş bırakmayacak bir telef edici cephe ile karşı karşıyayız.

Bu yüzden de hiçbir kural tanımıyorlar istikbalimizi karartmak adına...

Freni patlamışçasına yukardan aşağıya, sağa sola çarpa çarpa inerken bu vaziyetle bize doğru geliyorlar. Yara almış bir canavar gibiler...

Değerler adına ne varsa ince ince doğrayarak hem de.

Haya adına ne varsa ince ince soyarak...

Ne kadar kuzu postu varsa altlarında bakıyorsun, hep bunlar var...

Utanmazlıkta imansızlığın en karanlık yerindeler. Bakmayın siz bu ara milletin karşısına her çıktıklarında bunların Allah dediğine; bu, eminim sadece işin bir kandırmacası...Millet uyandı, mitinglerde biraz da Allah'tan bahsetseniz hani diye bir hatırlatmadan sonra "Ayrılırken Allahısmarladık dedim ya" geleneğinin Allah düşmanı bir müessesenin mensubu bunlar...Takiye, iki yüzluluk, munafıklik ve kriptoculuk gırla bunların hayatında...Velhasıl ne ararsan bulursun şer adına, haktan gayrı...

Bu şerirler ille de gelmek istiyorlar, çünkü artık son şansları. Ağ babaları öyle istiyor. Muhalefetliklerinden bir yıkım göremediler; ola ki geldiklerinde belki yıkarlar, umut işte...

Bu muhalifler;
Karaladılar, iftira attılar, yalan söylediler ama engel olamadılar yükselişimize.

O yüzden yırtınıyorlar, çıldırıyorlar, kuduruyorlar, gelmek için...

Yıkıp yakmak için gelmek istiyor bu kararan rular, elbette ki yapmak için değil. 

Açılan gediğe bir kürek harç koymak için değil; istikbalimizin surundan bir gedik açmak için geliyorlar...

Bu gelişleri hayra alamet değil, çünkü şerrin ta kendileri...

Yakıcı bunlar, yıkıcılıkta en mahir.

Bunlar milletten yana değil, zilletin ta kendileri.

Gelmek için fırıldaklık adına ne varsa yapanlar, bunların yine ta kendileri.

Tarihte yok misli bu şenaatlerinin.

Muharrem'i incelttiler, 

Meral'i marul niyetine yaprak yaprak soydular; daha öncesinden de 

Baykal'ı yatakta bastılar,

PKK ile kolkola girdiler,

FETÖ ile fingirleştiler,

Batı ile kucak kucağa oldular,

Batı'dan tiyo aldılar

Ve daha neler neler...

Peki niye?

Yeter ki bu millet yüz yıl daha uyusun diye...

Bir yüz yılını daha kaybetmesi bu milletin, kimin umrunda? Ancak bana anam ağlar gerisi yalan ağlar aynen bunlar gibi...

Daha önce yaptılar bunu; onun için umutlular. Neden bir daha olmasın diye...

Biz de diyoruz ki bu yakındaki uzaklarımıza, o bir kere idi. Hatalar bir kere yapılır. Bir hatamız yüz yılımıza mal oldu. Bir yüz yılı kaybettirecek ikinci bir hata yapmayacağız.

Bunun için liderimize sahip çıkıyoruz ve Recep Tayip Erdoğan diyoruz.

Devrimlerin adı bunlarda, hak adına ne varsa her şeyi devirmenin adıdır. Şuna bakın ki biz "Devrim" icat ettik, onu da devrim adına devirdiler.

Deviremeyecekler ne TOGG'umuzu, ne TCG'mizi ne da Tankımızı...

Engel olamayacaklar, ne füzemize, ne Kızılelmamıza ne de Kaan'ımıza...

Bastıramayacaklar ne denizden çıkan gazımızı ne de yerden fışkıran petrolümüzü...

Hele bir kalkışsınlar daha kalkmadan devrilir nice boyunlar İHA ve SİHA'larımızla...

Onlara diyorum ki köprüler, bize geçit verirken sana Voyvoda'nın kazı olmasını istemiyorsan Batı'nın kuklalığını bırak. Terörün peşine takılma.  Hainlerin oynuna gelme...

Camilerimiz kışla bizim, öyle bildiler. Kubbeler miğferimiz, öyle baktılar. Minareler füzemiz hep öyle gördüler.

Göremedikleri ise bunların birer sembol olduğuydu sanayideki terakkimize, silahimiza ve ümmetçe birligimize...

15 Temmuz, bizim şakaya gelir tarafımızın olmadığının semboluydu.

Bu seçimin de öyle  şaka kaldırır tarafi yok.

Çünkü; 

Ya haktan yanasın ya da batıldan yana.

Ya mazlumu  sevindireceksin ya da zalimi.

Ya inananın yükselecek tekbir sesleri ya da inanmayanın sarhoş nidaları...

Ya Allah diyeceğiz ya da eyvallah...

Bir kere eyvallah demeye dursun bu millet;  bir asırlık zamanı daha eyvahlarla geçer.

Dün yaptılar bunu, gelseler vallahi de billahi de yine aynısını hatta daha da kötüsünü yaparlar. Önce bir Anadolu kalmıştı elimizde şimdi onu da bırakmayacaklar, parça parça ederek.

Bak Suriye'ye...

"Eğer bir gün mesele Suriye olursa bilin ki hedef  Türkiye'dir." dediği zaman gülüp geçmişlerdi rahmetlik Erbakan'a hayal mı görüyor diye.

Bak Mısır'a, Mursi gideliden beri  kan ağlamadalar; ötesinden Libya'ya, o zenginim müreffeh ülkenin Kaddafi döneminden geriye kalan koca bir harabe...

Irak'a ne oldu? Diktatör diye inandırıldıkları Saddam'ın hunharca katline seyirci kaldıkları gün çil yavrusu gibi dagıldılar.

Daha dün Tunus'ta Emperyalistlere karşı duruş sergileyen Gannuşî akılalmaz sebeplerle içeri alındı.

Sudan'da bugunkerde akan kan yine müslumanların.

Filistin ezelden beri kanayan yaramız. Alevler içinde Gazze.

Bugün Pakistan eski Başbakan'ı İmran Han içeri alınıyor Batılılara boyun eğmediği için tam da seçim arafemizde...

İslam adına, mazlumun hamisi, dünyayı beşten büyük gören bir Türkiye var güçlü ve dimdik ayakta duran...

Daha dün bir deprem yaşadık yüz yıla damgasını vuran; devletin gücü, milletin birlik beraberliğiyle yaralar öyle bir sarıldı ki bunda da yüz yılın örnekliğini verdik.

Nasıl ki, ne 15 Temmuz gibi sun'i, ne de yangın, sel ve deprem gibi tabii afetlerle sarsmadıysa bu millet, seçim hilelerine de gelmeyerek harici ve dahili bedhahların bozacak tüm oyunlarını...

Zafer inananlarındır her daim, yeter ki sefere çıkmayı bilelim.

14 Mayıs'ta haydin sefere...

Sefere çıkarken azığımız şu hadis olsun;

"Kim müslümanlara ait bir makama Allah Tealanın daha çok razı olduğu biri varken, az razı olduğu birini tercih ederse Allah Tealaya, Onun Rasûlüne ve tüm müslümanlara ihanet etmiş bir haindir."

Az razı olunana bile rıza gösterilmeyecek birinin getirildiği makama hiç razı olunmayan nasıl getirilsin? 

Mustafa Salim
13 Mayıs 2023, Ankara