Tarihler 26 Haziran 2021 Cumartesi'ni gösterdiğinde bir başka uyanmıştık ve başlamıştık günümüze. Çünkü tüm karşı çıkışlara rağmen Kanal İstanbul’un temeli atılacaktı. Vatanı canından daha fazla seven bir aklın yönetimine amade biz vatandaşlar, daha ilk günlerde İstanbul’un yedi tepesine yedi büyük hizmetin yapılacağı müjdesini almıştık.
Avrasya, Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul-Ankara Hızlı Tren, Osman Gazi Köprüsü, İstanbul Havaalanı ve Kanal İstanbul.
Ne hikmetse birileri, bu yedi güzelim projeden rahatsız olacak ki bu dev projelerin gerçekleşmemesi için yapmadıklarını bırakmadılar.
Her proje için akla, hayale gelmeyen karalamalarla saldırdılar. Bu hizmetleri milletin gözünden düşürmeye çalıştılar. 2011 yılında başlayan serüven, tüm engellemelere rağmen on yıl içinde hepsi tek tek gerçekleşiverdi.
Kanal İstanbul hakkında denilen kalmadı. Emekli konsoloslar mı devreye sokulmadı, emekli generaller mi kışkırtırılmadı, amiraller mi kullanılmadı…
Ülkeme katkısı olan bu projelerden kim rahatsız olabilirdi? Muhalefet bunu kimin adına yapıyordu? Dikili bir taşı olmayanların milletin damına kastı neydi acaba?
Merak edenler medyadan takip ederek Kanal İstanbul’un kazanımlarının neler olduğunu okuyabilir. Tüm açıklamalara rağmen hala anlaşılmayan bir yön varsa bu ya akıl noksanlığındandır ya da niyetlerinin kötü oluşundandır.
Bir kere deniz trafiğimiz rahatlayacaktır. Çevreye bir canlılık gelecektir. Panama ve Süveyş kanallarından farklı olarak her iki yakası yerleşim birimi haline gelecektir. Nüfusu kalabalık İstanbul’umuz rahat bir nefes alacaktır. Altı köprü ile bağlantılar hayata bir canlılık verecektir. Can ve mal güvenliğimiz sağlanacaktır. Tarihi ve kültürel dokumuz korunacaktır. Büyük rol oynayacağımız küresel ticaretimiz başlayacaktır. Ayrıca stratejik unsurların sahibi olacagız. Hal böyleyken, mevzu bu kadar açık ve net iken, daha birçok faydalarının sıralanacağı bu projeden rahatsız olanların niyetleri ortaya çıkarılmalıdır.
Bir defa, Kanal İstanbul’un ekonomik getirisi çok fazla. Ülkemizin kalkınıp güçlenmesine katkı sağlayacak bu hamlesine karşı çıkışların mantığını anlamak mümkün değildir.
Günde geçileceği tahmin edilen 150-160 civarında gemiden yıllık elde edilecek toplam gelir 8 milyar dolar. İşsizliği azaltacak bir proje olup bu da 1.5 milyon insanın istihdamı demek. Ayrıca turizm gelirlerinin 25 milyar dolar artışı gibi ekonomik girdiden kimler rahatsız olabilir? Ya da bunu anlamak çok mu zor? Maalesef rahatsız olup anlama sorunu yaşayanlar ülkemi yönetmeye kalkışmaktalar.
Gelişerek güçlenmemizi istemeyenlerin bundan rahatsız olmalarının bir manası ve mantığı olabilir. Peki ya bu karşı çıkışlar içimizde birilerinden geliyorsa! İşte en zoru bu ve böyle tıynete sahibi insanların da aklına şaşarım. Kimse ayranım ekşi demeyeceği için hadi aklı başında varsayalım bunları; bu sefer de niyetlerine şaşarım ki bu da ancak ihanetle açıklanabilir.
Bu kesimin insanı o kadar aşırılık içerisindeler ki iktidara geldiklerinde bu proje ile ilgisi olan şahıs, şirket ya da devlet kim olursa olsun, herkesten hesap soracaklarını ifade edecek kadar kinlerini kustukları yetmezmiş gibi devlet aklı ve onu yönetmekten ne kadar uzak olduklarını, aynı zamanda bilgisiz ve en kötüsü de dışarıdan güdümlü olduklarına bakmadan dışarıdan gazel okurlar.
Biz, kötü niyetlilerin kimler olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Ülkesine hizmet edeceklerine güvendiklerimizin yapacakları projelere? karşı çıkanların, bugüne kadar yapılanları yıkacaklarından bahsederken sanki bir meziyetmişçesine bunu avazlarının çıktığı kadar bağıranların nasıl bir kalitenin insanı olduklarını elbette görebilmekteyiz.
Bir tarafta yedi dev projeye imza atarak kendilerini ifade eden bir ekip var karşımızda, diğer taraftan da bunlara karşı çıkanlar.
Bu karşı çıkanların niyetlerinin ne olduğunu Gezi Olaylarında yaptıkları eylemlerle ülkeye verdikleri zararlarından ve akabinde projelerin durdurulmasına yönelik dile getirdikleri tekliflerinden çok iyi anladık.
Sonra da beyefendiler, benzeri hizmetlerin projeleri hakkında neden kendilerine danışmadığımızdan yakınırlar.
Allah aşkına, eline balyoz alıp sağı solu yıkacaklarına kendilerini adamışlara, elinde kalemi olanların ne soracağı olabilir?
Batının içimizdeki CİOSU olan bu insanlara niçin güvenip, neyi denden soracaksın?
Yapılan şehir hastanelerine, hasta mı var diye karşı çıkanlara, S-400 füzelerine savaş mı var diye ABD ağzıyla konuşanlara, teröre çanak tutanlara, düzmece yalanlarla bizi Batıya şikâyet edenlere neyi soracaksın?
Geçmişte uçak fabrikalarını kapatanlara, Devrim otomobilimizi daha doğarken boğanlara, ASELSAN’daki yazılım mühendislerimizin suikastçılarına arka çıkanlara neyi soracaksın?
Aldıkları belediyeleri borca sokanlara, daha önceki hizmetleri yok sayıp eserlerini yıkanlara, yalanlarla insanları kandıranlara neyi soracaksın?
Boğaziçi öğrenci eylemlerini tertip ederek yeni bir Gezi çıkarmaya çalışanlara, çatısı altında terörist besleyenlere, ülkesini itibarsızlaştıranlara neyi soracaksın?
İstanbul’un Fethini zulüm olarak görenlere, Ermeni soykırımını kabul edenlere, Ayasofya’nın ibadete açılmasına höykürenlere, Taksim’de açılan camiye hazmedemeyenlere neyi soracaksın?
Bu ülkeye hizmet edenlere aba altında sopa gösterirken, Abdülhamid Han Hazretlerinin hallini dillendirip Menderes’in başından geçenleri hatırlatarak liderimize idam imasında bulunanlara; bu devlet katildir diyenlere sahip çıkanlara, okunan ezandan rahatsızlığını, imamı imha ile dışarda oynayan çocukların sesine tahammülsüzlüğünü de onları öldürmeyi dillendirenleri alkışlayanlara, neyi soracaksın?
Pandemi sürecinde ekonomimiz batmadı diye üzülenlere, One Munite ile başlayan ve dünya beşten büyüktür diye devam eden dik duruşumuzdan nem kapanlara, Libya, Akdeniz, Suriye ve Karabağ’daki manevralarımıza tahammül edemeyenlere neyi soracaksın?
Manevi değerlerimize ehemmiyet vermeyenlere, NATO Liderler Zirvesinde damgasını vuran başörtüsünü içine sindiremeyenlere, selamdan rahatsız olanlara, imam hatip ve Kur’an kursları karşısında çılgına dönenlere neyi soracaksın?
Soğanla yatıp patatesle kalkanlara, zengini fakir gösterip piyasaya sürenlere, kirli siyasetlerine çiftçiyi alet edenlere, milletvekilinin kaçak villası yıkımının haberini yapan gazeteciyi dövenlere neyi soracaksın?
En ufak başarılarında Yunanları sevindirenlere, Rum Pontus haritası önünde poz verenlere, heykelciliği hizmetin olmazsa olmazından görüp Makaryos’un heykelini dikenlere, İzmir’e has para basmak isteyenlere, Yunanistan bayrağının mavi beyaz rengine meftun olanlara neyi soracaksın?
İktidarın bakan ve başbakanı iken dışardan aldıkları bir emirle parti kuranlara, partilerine FETÖ şarlatanının direktiflerine göre düzen verenlere, bağımlı siyasi çıkışlarına demokrasi diyenlere neyi soracaksın?
Elbette bunlara sorulacak ve danışılarak fikirleri alınabilecek hiçbir meselemiz yoktur. Muhalefetlerini milletin hilafına kullanan, akıl fukarası, his yoksunu, itimatlarını yitirmiş, şahsiyet sorunu yaşayan, menfaatperest bu insanlardan tabi ki soracağımız olamayacaktır.
Asrın bu Projesi Kanal İstanbul, bizi ne kadar coşturduysa, vesayet dönemimizin hasretinde olanların içini de o nispetle cehenneme çevirdi.
Çünkü Fatih Sultan Mehmet bu gemileri, nasıl dışımızdaki Bizanslılara karşı yürüttüyse, bugün torunu da bu gemileri içimizdeki Bizanslılara karşı yürütüyor.
İnananların feraseti pek yaman olur imanla arası iyi olmayana.
Ülkemize hayırlı ve uğurlu olsun.