İBRAHİM DEMİRKAN demirkanibrahim@gmail.com

15 TEMMUZU SANATA YANSITABİLECEKMİYİZ?

13 Ekim 2016 Perşembe 11:12

Ankara 15 Temmuzda FETÖ kalkışmasını bertaraf etti ama şimdi önümüzdeki mesele milletin bu şanlı zaferi nasıl unutulmaz kılınacak, gelecek nesillere ve dünyaya nasıl aktarılacak?  Bunun en iyi yolu sanattan geçer.  Özellikle bunun bir Cumhurbaşkanının tiyatrosu, düzmecesi olduğuna inanmak isteyen batı dünyasındaki insanları sanat yoluyla yakalayabilir, etkileyebilirsiniz. Diplomasinin dili haber bültenlerinden eriyip gider. Sanatsa bunu kalıcı kılar.

15 Temmuz üzerine sanatsal çalışmalar başladı bu konuda kıpırdanmalar yok değil ortaya nasıl eserler çıkacak kimse bilmiyor.

Aslında Ak Parti Ankara İl Başkanlığı 15 Temmuzdan çok önce ‘Sen Ben Yok Türkiye Var’ temalı bir kısa film yarışması açmıştı. Konseptti ve ruhu 15 Temmuza uygun bu yarışmanın jüri başkanı Türk sinemasının önemli isimlerinden Mesut Uçakan. Fakat nedense yarışma sonucu bir hayli geçmesine rağmen hala açıklanmadı. Merakla bekliyoruz.

Yine Ankara Büyükşehir belediyesi bir 15 Temmuz filmine sponsor olmak için karar almış. Büyükşehir tiyatrolarında ise 15 Temmuz gazisi yönetmen-oyuncu M.Tahir İkiler’in Karanlığa Karşı DİRENİŞ oyunu sahnelenecek. Umarız hak ettiği ilgiliyi görür seyircisi bol olur. Sponsor olunacak filme gelince kim çekecek senaryosu kimin bilmiyoruz. Belediyenin sitesinde ya da haberlerde ayrıntı yok. FETO’yla mücadele yolunda KOZ filmi çekilmişti. Filmi izlemedim ama izleyipte beğeneni de görmedim. Yani anlatacağın dava anlattığının davanın, fikrin kalitesinin altında kalırsa o gece şehit olanların kemikleri sızlar.

Büyük başarılar parlak işler büyük gayretler ister.

Bende bir istek üzerine 15 Temmuz gecesiyle ilgili bir tiyatro metni yazmaya başladım, şimdilik adı eski bir marştan ilhamen ‘Sevdalar Ölmez’. Bakalım nasıl neticelenecek sahneye konulduğunda beğenilecek mi hep beraber göreceğiz inşallah.

Geçen hafta sonu  iki şair-yazarın kitap imza günü vardı. Özellikle öğretmen olmaları daha anlamlıydı.

Çünkü geçen gün bir gazetede yayınlanan muhafazakârların eğitim konularına neden Fransız kaldığına dair serzenişe bulunan köşe yazısına hak vermemek mümkün değil.

Evet eğitime okullardaki sorunlara eğilmeliyiz ama artık eğitim  sadece okullarda olmuyor. Cep telefonundan internete her iletişim aracı dijital mekteb konumuna gelmiş durumda. Öğretmenlerin çocuklarımızın okuduğu ve izlediği eserlere katkıda bulunmaları hatta eserler ortaya koymaları lazım.

Ayşegül Sözen Dağ’la Erhan Şİbik’te bu gayrette olan iki öğretmen-yazar.

Ayşegül  Sözen Dağ’ın ‘Menekşe Bayramı’ adlı çocuklara yönelik şiir kitabı ile Erhan Şibik’in ‘Bu Bir Aşk Manifestosudur’ ve ‘Bay Uzun Kuyruk ve Periler Diyarı’ adlı hikaye kitapları bu samimi gayretlerin ürünü.

‘Menekşe Bayramı’nı eskiden şiirle uğraşmış birisi olarak çok beğendim özellikle kitabın resimleri de çok başarılıydı, dikkatimi çekti. Baktım Mümine Yeşilmen resimlemiş.

Çocuklara şiir ve hikâye yazmak dünyanın en zor işidir. Hem özen hem dikkat ister. Ayşegül Sözen Dağ ve Erhan Şibik aynı zamanda öğretmen oldukları için yazdıkları şiir ve hikâyelerde bunun hakkını verdiklerine inanıyorum.

Neticede Kemal Sunal’lar,Tarık Akan’lar bile ölünce insan, dünyanın faniliğine bakıp, hey şey bitiyor sıfıra sıfır elde var sanat diyor.

Kültür ve sanat medeniyetlerin zekasıdır. Zekâsını kaybeden milletler başka kültürlerin istilası altında kimliklerini ve hafızalarını kaybedebilirler. 

Eğer bugünden yarına güzel şeyler yapacaksak bu yolda bir gayretimiz olacaksa bunun en önemli adresi kültür ve sanat olacaktır.

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #