Hep söylüyoruz, karne sadece çocukların değil diye.
Anne babaların
Velilerin
Öğretmenlerin
Eğitim yöneticilerinin
Eğitim politikacıların, bürokratların.
Devlet yönetiminde on yedi yıl uzun bir süre değil.
Türkiye'deki hükümet sürelerine bakıldığında ise çok çok uzun bir zaman sayılır.
İyi niyetle adımlar atıldı.
Güzel işler hayal edildi lakin hükümet değişmeden yaşanan bakan değişimleri politikaları ve bakışı da sil baştan değiştirdi.
Bu açıdan bakıldığında ilk karne Milli Eğitime verilmeli.
Ne yazık ki Milli Eğitimin karnesi zayıflarla dolu. OKS, BU KS, TEOG, MEOG, LGS, İGS, ALYINYILDIZ.
Tam oturmak üzere olan sistemler kurucuları tarafından rafa kaldırıldı.
Sonuç: karışık kafalar, devam eden arayışlar.
Güzel olan fiziki mekânlar ve sağlanan imkânlar.
Biraz fazla olsa da.
Sözleşmeli öğretmenlik, çakılı atama, örseleyici mülakat süreci.
Eğitim paydaşlarının seçmen olan büyük çoğunluğu hep hayal kırıklıkları yaşadı senelerdir.
Milli Eğitim Bakanlığının topluma bakan yüzünde kısaca bunlar yaşanırken kendi iç bünyesinde neler olduğunu nasıl bileceğiz?
Erkan Mumcu
Hüseyin Çelik
Nimet Baş (Çubukçu)
Ömer Dinçer
Nabi Avcı
İsmet Yılmaz
gelip geçerken (Ziya Selçuk devam ediyor) geleni ağırlayan, gideni uğurlayan bürokratların saltanatı ne zaman bitecek?
Bütün yanlışlardan ortalama iki yıl görevde kalan bakanlar mı sorumlu tutulacak?
Bakanlığın kendi birimleri arasındaki güç savaşlarını kim fark edecek, kim durduracak.
Genel müdürlüklerin bakanlardan rol çaldığı, birinin yaptığını diğerinin sildiği uygulamalar ne zaman sona erecek?
Eldeki kalifiye personelin değerlendirilmesi için Ahmet’in verdiği kararlara itiraz etmekten Mehmet ne zaman vaz geçecek?
Ben yapamazsam başkası da yapmasın anlayışı ne zaman bitecek?
Ne zaman Bakanlığın bütün birimleri tek bir vücudun organları gibi hareket edecek?