Ben Sana Öğretmen Demem, Bana Oy Vermeyince,
Asker Satılmıştır Beni, İktidar Etmeyince!
Her öğretmenler gününde boş vaatler verildiğine dair şikâyet eder öğretmenler ve siyasilere kırgınlıkları bir kere daha tazelenir.
Ama öğretmen siyasiye ya da başka bir meslek mensubuna hakaret edemez, terbiyesi buna müsaade etmez.
Bir öğretmenin siyasi tercihini bir partiden yana kullanması başka bir siyasetçiye ona hakaret etme hakkını verir mi?
Tutamadığı sözler olsa da.
Kariyer basamakları sorunu hala devam etse de.
Sözleşmeli, ücretli öğretmen bilmecesi hala çözülmese de.
3600 ek gösterge hala veril-e-memiş olsa da.
Eğitimde, evrenseli kaçırmadan milli olma yolunda cesur adımlar atılamamış olunsa da.
İktidarı destekleyen bir eğitimciye hakaret hakkını nasıl olur da kendinizde bulursunuz?
Ben öğretmenim.
Lisans ve yüksek lisans diplomamı, pedagojik formasyonumu, yirmi beş yıllık birikimimi Kılıçdaroğlu’nun himmetiyle almadım ki!
Sayın genel başkanın öğretmenler günü konuşmasında güzel mesajlar vermeye çalışırken, bunu da büyük oranda başarmışken yaptığı gaf karşısında susmak, söylediklerini kabul etmek hiçbir vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir.
Dört yüz elli bine yakın üyesi olan Eğitim-Bir-Sen Genel Merkezi tarafından Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, maksadını aşan sözleri nedeniyle.
Sendikanın Tonya ilçe temsilcisi Cemil Yardım da bir internet sitesine yaptığı açıklamayla bunu dile getirmiş. Suç duyurusunda bulunduk demiş, bulundum dememiş. Kaldı ki kendisi de bir kitleyi temsilen pekâlâ suç duyurusunda bulunabilir.
Eğitim-Bir-Sen’i iktidara yakın olmakla suçlayanlar, kendilerine yakın biri ya da bir siyasi görüş yüzbinlerce öğretmene hakaret ettiğinde oportünizme bulaşıyor, dut yemiş bülbüle dönüyorlar.
Bari sesleri bülbülünki kadar güzel olsa!
Hani sizin öğretmen severliğiniz?
Hani sizin muhalefetiniz?
Hani sizin devrimciliğiniz?
Hani sizin solculuğunuz?
Soldu mu yoksa?
Yoksa arka bahçesi olduğunuz siyaset zarar görmesin, ayağı taşa takılmasın diye konformist olmayı seçiyorsunuz?
İktidar kanadından biri söyleseydi aynı sözleri yine kaskatı kesilir, susar mıydınız?
Yine mi ağzınızı bıçak açmazdı?
Asıl yandaş, asıl işbirlikçi, asıl komprador siz değil misiniz?
Cemil Yardım ya da bir başkası genel merkezinde terör örgütü üyelerini tedavi ettiren ve ‘sarı’ olmayan bir sendikadan olsa ona çiçekler mi sunacaktınız bu açıklama için?
Kılıçdaroğlu öğretmenlerden özür dilemeliymiş!
Asla yeterli bulmuyorum!
Öğrencilerden, velilerden de özür dilemelidir.
Türkiye kamuoyundan özür dilemelidir.
Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninden özür dilemelidir.
On yılda on seçim kaybedip hala genel başkan olarak koltuğu işgal ettiği için.
Sahi, kaybedilen her seçim tutulmayan bir söz değil midir?
Her seçim öncesinde size bel bağlayan, sizden medet uman seçmene ‘iktidar olma’ sözü vermiyor musunuz?
Her seçim yenilgisinde verdiğiniz sözü tutmamış olmuyor musunuz?
Daha ne kadar yenileceksiniz?
Öğretmene hakaret edene kadar grubunuza hâkim olsanıza sayın genel başkan!
Sizin ettiğiniz hakaretin, yankısı dinmeden milletvekiliniz Türk Ordusu’na hakaret ediyor.
Askeri muhtıralarla iktidar olamadığınızda, asker demokrasiden yana tavır aldığında satılmış mı oluyor?
Öğretmene ve Orduya bakışınız buysa iktidar olduğunuzda(!) ülkeyi nasıl yöneteceksiniz?