Hasta olup yatağa düşmeden önce sağlıklı günlerinin, işlerini yetiştirme telaşı yaşayıp iki ayağı bir pabuca girmeden zamanın değerini bilmiyor
İki büklüm olup elindeki bastonla bile ayakta duramaz hale gelmeden gençliğin, başkasına muhtaç olup, mahcup olmadan elindekinin kıymetini bilmiyor.
Ölüm gelip Azrail kapısını çalmadan, hayatın kıymetini bilmiyor.
Çöp dağları patlayıp insanların ölümüne yol açmadan metan gazı, toprak kayması sonucunda evler çamura gömülüp insanlara mezar olmadan heyelan nedir bilmiyor.
Sel sularına kapılarak kaybolan, boğulan insanlar olmasa dere yataklarına ev yapılmaması gerektiğini anlamıyor.
İtfaiye araçları ya da ambulanslar dar sokaklarda sıkışmadan kaldırımlara park edilmemesi gerektiği umurunda olmuyor.
Trafik kazalarının aldığı canlar, yetim bıraktığı çocuklar, söndürdüğü ocaklar olmadan kurallara uyması gerektiğini anlamıyor.
Sapık ruhlu insan müsveddesi hayvanlar körpecik yavruları istismar etmeden ne istismarı konuşuyor ne de caydırıcı tedbirler aklına geliyor.
Çocuk ve İstismar.
Bu iki kelimenin bir arada olması bile insanın, insan olanın tüylerini diken diken etmeye yetiyor.
Ülkemizde adettir bir olay yaşandıktan sonra eyvah demek.
Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur atasözünde olduğu gibi.
Siyasiler ve kamuoyu çocuk istismarıyla ilgili daha ağır yaptırımların devreye girmesi gerektiğinde hem fikir.
Bu tür olayların yaşanmaması için alınması gereken tedbirler sadece cezaların şeklinin değiştirilmesi ya da süresinin artırılması olmamalı.
Elbette caydırıcı cezalar uygulanmalı, ‘yap yanına kar kalsın’ anlayışı terk edilmeli.
Bunun yanında insanların bu tür sapık davranışlarının önünde set olacak, bir kere daha düşünmelerini sağlayacak bir eğitim yaşantısı geçirmeleri için zemin hazırlanmalı.
Türkiye, insan yetiştirme yöntemlerini ciddi şekilde gözden geçirmeli.
Eğitim yoluyla kazandırılması hedeflenen değerler maalesef eğitim sistemi içinde dumura uğruyor ve bambaşka bir çıktı elde ediliyor.
Eğitimi yaşamıyoruz, içselleştiremiyoruz.
Ucundan tutuyoruz,
Eğitiyormuş gibi yapıyoruz.
Sınav odaklı eğitim sistemi sınavlarda başarılı olmayanları sistemin dışına itiyor.
İçinde kalanlar insani değerler konusunda toplumu olumlu yönde değiştirecek, dönüştürecek vasfa ve imkâna sahip değil.
Her şey dönüp dolaşıp eğitime dayanıyor.
Sadece okulla sınırlı kalmayan, toplumun bütün kesimlerinin topyekûn bir seferberlik halinde olacağı, televizyonun, internetin, sosyal medyanın, sporun, siyasetin, sivil toplum örgütlerinin amasız, fakatsız, mazeretsiz şekilde destek vereceği bir eğitim seferberliği başlatmalıyız.
Erken davranmalıyız ama acele etmemeliyiz.