Kurtuluş Savaşı’nı kimlerle omuz omuza verdiğimize bakalım.

Bu toprakları vatan belleyen farklı etnik kökenden insanların yeri geldiğinde varlıklarını nasıl armağan ettiklerine bakalım.

Ki hala ediyorlar…

Milliyetçilik konusunda Kur’an ve hadislerin ne dediğine bakalım.

Hangi ırktan olacağımızı seçip seçemeyeceğimize bakalım.

Şimdi;

Mesele Ant meselesi değil, dayatma meselesidir.

Mesele o günün şartlarında dünya genelinde üstün ırk yaratma gayretlerinin bir sonucu olarak atılmış ve artık geçerliliği kalmamış bir adımın hala gündemde kalma meselesidir.

Mesele hiçbir pedagojik, bilimsel ve kültürel katkısı olmayan bir uygulamanın devamında ısrar edilmesi meselesidir.

Mesele hukuk kurumlarının kendini icranın yerine koyarak karar verme meselesidir.

Mesele birilerinin dediği gibi Memur-Sen’in Türk ırkıyla, vatanla milletle derdi olması meselesi değildir.

Ki bu teşkilat her türlü anti demokratik kalkışmaya karşı refleksini her zaman en üst perdeden göstermiş ve duruşunu ortaya koymuştur.

Ve tartışılması gereken Memur-Sen’in duruşu değil, bu tür kararları vererek Türkiye’nin geleceğe yürüyüşünün önüne set çekilmesidir.

Geçmişten günümüze verilen kararlara bakıldığında neredeyse hiçbirinin toplumu birleştirici değil, ayrıştırıcı yanlarının ön plana çıktığını görürüz.

Mesele karşı çıkanın hain, savunanın kafatasçı ilan edilmesi meselesidir.