Eğitim-Bir-Sen Batman şubesi, Gazeteci Yazar Vahdettin İnce’nin “Kürt Dili ve Medreselerin Rolü” konulu konferansı için Kürtçe bir afiş bastırmış.
Türk Eğitim-Sen genel merkezi de bu afişi, “Yorumsuz” başlığıyla resmi web sitesine koymuş.
Bu Afiş’in yorumsuz başlığıyla sitede yayınlanması, bizlere sınırsız yorum hakkı veriyor.
Peki, Türk Eğitim-Sen, bununla neyi murat ediyor?
İşte bizim yorumumuz:
Türk Eğitim-Sen, nüfusunun tamamına yakını Kürt olan bir vilayette, üstelik “Kürt dili” ile ilgili bir programın afişinin Kürtçe basılmasını, “hayretler içerisinde kalacak”, “söyleyecek söz bulamayacak” derecede acayip karşılayıp bu duruma yapacak yorum bulamıyor.
Türk Eğitim-Sen Türkiye’de sözüm ona haktan, hukuktan, adaletten, özgürlüklerden dem vurarak sendikacılık yapıyor ama aynı coğrafyayı paylaşıp tarih boyunca kader birliği yaptığın bir halkın kendisini, dilini ve kültürünü acımasızca yok eden sistemin çarpık bakış açısıyla inkârcı bir garda sahip olmayı tercih ediyor.
Türk Eğitim-Sen Türkiye’nin birliğinden, bütünlüğünden dem vurup, bizi parça parça eden asimilasyon politikasının sivil toplum ayağını kusursuz icra eden bir role soyunuyor.
Türk Eğitim-Sen Cihanşümul bir imparatorluğun bakiyesi bir mirasın sahibi olmakla övünüp, yüzyıllar boyunca tabasının ırkı, dili, dini ve kültürü ile ilgili en ufak bir baskı yapmayan Selçuklu ve Osmanlı’nın engin devlet aklını bir kenara itip, Karamanoğlu Mehmet’in Türkçeden başka dil konuşulmasını yasaklayan despotça anlayışını benimsiyor.
Türk Eğitim-Sen, köhnemiş ulus devlet anlayışının, Anadolu coğrafyası gibi çok dilli, çok kültürlü ve birden çok entisiteyi bünyesinde barındıran bir ülkeye yapılmış en büyük kötülük olduğundan habersiz; evrensel değerler, akıl, ilim, demokrasi, insan hakları ve hepsinden önemlisi, kendisinin de sahip olmakla övündüğü “İslam inancı” ile hiçbir şekilde bağdaşmadığının farkında değil.
Türk Eğitim-Sen, gençlerin ölmesinin, anaların ağlamasının sebebinin, tarih boyunca en zor günlerinde Türklere karşı vefayı elden bırakmayan Kürt haklını görmezden gelen insanlıktan nasipsiz, vefasız, kadir kıymet bilmez faşizan politikalardan kaynaklandığını görmek istemiyor.
Türk Eğitim-Sen'in, kardeşliğin önündeki engelleri ortadan kaldırmaya yönelik adımların hangisiyle ilgili Kürtlere zeytin dalı uzattığını hatırlayanınız var mı?
Mesela;
Öğrenci Andı’nın kaldırılmasıyla ilgili olarak, “Andımızı kaldırmak, Türk kimliğini aşağılama ve yok etme anlayışının ürünüdür. Andımız’ın kaldırılması kararı milletimize yapılmış bir hakarettir. Esas rahatsızlık andımızın Türküm”le başlamasıdır, varlığım Türk varlığına armağan olsun ve Ne Mutlu Türküm Diyene veciz sözüyle bitmesidir. Andımız’dan rahatsız olanların, Türklük şuurundan yoksun olanların derdi budur. Türk Eğitim-Sen olarak, bölücülerin öğrenci andını değiştirmek ya da kaldırmak için yapacağı her türlü girişime karşı çıkacağız.”
Çözüm Süreciyle ilgili “Çözüm süreci ihanet sürecidir.”
Yerel dil ve lehçelerin seçmeli ders olarak okutulmasıyla ilgili “Ülkemizde etnik dillerde eğitim talebinin sahipleri uzun yıllardır bölücülükleri toplumca tescillenmiş olan oluşumlardı.”
TRT 6’in yayın hayatına başlamasıyla ilgili olarak “Kürtçe TV bir millet oluşturmanın ilk ve en önemli adımıdır. Ayrılıkçı grupların etkisiyle, bugün zafer işareti yaparak gezen 7-8 yaşındaki çocuklarımız, artık TRT 6 tarafından yapılan yayınlarla büyüyecektir. Böyle yetişen nesillerden bir ve beraber olmayı anlamalarını beklemek tam bir hayaldir.”
Üniversitelerde Kürtçe bölüm açılmasıyla ilgili olarak, “Yapılanlar esasta olmayan bir dili var etmeye çalışma çabasıdır.”diyor.
Türk Eğitim-Sen, ideolojik bilinçaltının dışavurumu niteliğindeki bu çıkışlarıyla, bir eğitim sendikası olarak nasıl bir eğitim sistemi tasavvur ettiği düşüncesi, tüylerimizi diken diken ediyor.
Kardeşliğin köküne dinamit koyan bu sistemi, bırakın ıslah etmeyi, ifsat etmenin tüm nüvelerini içinde barındıran ırkçı bir bakış açısına sahip bir eğitim sendikasının bu ülkeye hizmet adına söyleyecek hangi sözü olabilir.
Türk Eğitim-Sen’in yorumsuz diye verdiği afiş bize bunları düşündürdü.