Malum açık lise sınavlarını savdık az bir vakit evvel.
Vakti zamanında eğitim hakkını kendince bir takım sebep veya sebeplerden ötürü kullan(a)mayanlara verilen ikinci bir eğitim hakkı hükmündeki sınavlara yediden yetmişe herkes girebiliyor öyle değil mi?
GÜZEL…
Geleceğine dair adım atmaya çalışanların doldurduğu salonlarda ter akıtan onca insan var. Var amma onların akıttığı ter, örgün eğitime yılın üç mevsiminde devam edip günün bilmem kaç saatinde onca çeşit ders ve öğretmen, her bir ders için de dönemde en az iki sınavla muhatap olanların (maddi kayıplar ve harcamalar hariç) akıttığı ter oranıyla kıyaslarsak hangisinin ağır basacağını hesaplamak için bizlerin de ter akıtmasına gerek yok zannediyorum.
Bu durumda olanların girdiği sınavlarda görev yapanların, hissiyatlarının kurbanı olmaları ise başlı başına tahlile değer. Efendim bunlar zaten hayata geç kalmışlarmış. Pardon da onlarla aynı yaşta iken bir yıl içinde kış ve iki bahar yol tepip kafa patlatanlara terazinin hangi kefesini uygun gördünüz?
Bir mesele…
Bu yardım bekleyen gözler ne zaman artık kendi kitapçığına ve cevap kâğıdına bakmaya başlayacak? Doğrusu geçen yıllara göre sınav yardımı noktasında epeyce olumlu adımlar attı yurdum insanı. Eskiden sınıf kapısını kapatıp tüm sınıfa hitaben cevap çığıranların bir kısmı şimdilerde biraz daha kısık sesle yardım kampanyalarını sürdürüyorlar ama yine de gelişme var tabi.
Diğer mesele…
Engelli olanlara sorumlular yardım etmeli mi sayın yetkililer?
Bu soruya ve soruna tez elden cevap/çözüm ne olur!.. Vicdanıyla kul hakkı veya onun bunun selamı arasında kalan sınav görevlileri, karşılarına çıkan engelli (zihni veya bedensel) olanlara yardım etmeli mi etmemeli mi?
Yardım ettiği takdirde hemen yan tarafında oturan ve örneğin en az 50 yaşında gösteren bir şahsın hakkına girmiş olur mu?
Yardım etmese engelli olan zata ve onun delici bakışlarına ve tabi ki selamlara nasıl cevap verecek?
O ana kadar bir şekilde tüm sınavlarda yardım görmüş ve yardıma alıştığı için beklenti içerisine girerek soru kitapçığının kapağını dahi kaldırmayarak sadece; “Sen bekle, cevaplar verilecek.” dendiği için içi rahat, referanslı öğrencinin durumu hangi akıl, mantık ve vicdan terazisine vurulmalı?
Ayrıca, bu durumdaki şahıslara çoğu zaman bina sorumlularının dahi haberdar olduğu yardım teşebbüslerine engel olmaya çalışanın bakanlığımızda yeri var mı?
Başka mesele…
Kapıda bekleyen polislerin de bu sınavlarda hatır gönül kurbanı olaraktan bazı hatırlı velileri bina içine almaları ve bu velilerin sınav süresince sınıfın kapısında beklemeleri, sınıftaki görevliyi bir şekilde taciz etmeleri.
Asıl mesele ise…
Açık öğretim sınavlarının hala yeterince ciddiye alınmaması.
Bu şekilde açıktan açıktan yol alarak açık kapatanların diploma notlarının örgün eğitimde yol almaya çalışanlarla olası üniversite sınavlarında eş değer şekilde değerlendirilmesi de eşitlik kıstaslarına uygundur herhalde (!)
Her şey bir yana, en azından girdiği sınavları hakkıyla geçse insanlar, haksız rekabetin boyutları kısalmış olurdu. Bu sınavlarda sırf bu tarz sıkıntılardan dolayı görev almak istemeyen, isyan eden ve hak hukuk özleminde olanların sayısı hiç az değil.
Dün itibariyle onlara katılanlardan birisi olaraktan şunu da sormadan geçemeyeceğim.
Ne zaman bu sınavlarda ciddiyet teneffüs etmeye başlayacak acaba ciğerlerimiz ???