Ömrümde futbol izlemedim. Bulunduğum ortamda da izlenmesine elimden geldiğince izin vermedim çünkü haz duymadığım bir spor. Daha doğrusu bu sporun algılanış şekli bana ters geliyor. Yoksa diğer sporlar gibi bununla da bir derdimiz yok. Evet diğer sporlar gibi ne de olsa bu da sadece bir spor…
Birçok spor dalının aksine, futbolda yapılan kavgalar, fanatik taraftarlıklar, şımarık, üst perdeden futbolcular, dönen paralar, gereğinden fazla gündemi meşgul eden yorumlar…
Diğer spor dallarından ayrı tutulan bu spor dalından hiç hoşlanmam. Bu sporun toplumun gündemini madden ve manen neden bu kadar meşgul ettiğini de hiç anlamam.
9 Ekim akşamında Ampute milli futbol takımımızın, Avrupa şampiyonluğunu kazandığı maç ise hayatımda izlediğim ilk maçtı. Netice itibariyle kazanılan galibiyet ise hepimizi fazlasıyla mutlu etti. Tebrikler!!!
O futbolcularda farklı bir şeyler var. Diğerlerinden farklılar. Hayır hayır farkları engelli olmaları değil, zira engel insanlar arasında bir fark değil. Onları farklı kılan şey ise tastamam halktan olmaları. Hayatlarını tamamen bizler gibi sürdürmeleri, hayatlarında bir şekilde bedel ödemiş olmaları (vatan için bacağını vermek, trafik kazasında bacağını kaybetmek, daha çocukken futbol oynarken bacağından olmak gibi)
Ve hepsinin hayallerinin olması. Tribünlerin dolmasını istemeleri, oynadıkları o sahada dahi oynamak hayalini vaktiyle kurmaları, olağanüstü azimleri, fabrikada, farklı işyerlerinde çalışmaları, halkın tercih ettiği taşıma araçlarını kullanıp, onların yaşadığı muhitlerde yaşamaları, aynı şekilde eğlenmeleri, yaşama dair küçük umutları ve beklentilerinin olması, galibiyete o kadar fazla istek duymaları neticesinde kazandıktan sonraki tepkileri… Kısacası her açıdan halkla iç içe, tıpkı bizim gibi olmaları.
Bu nedenledir ki bizden olana sahip çıkmak isteyen halk, stadyumu hınca hınç oldurmuştu, galibiyet neticesinde yaşanan sevinç emsalsizdi. Mutluluk gözyaşlarının sel olması boşuna değildi. Yaşanan her şey daha bir içtendi.
İçten olan ise bizler tarafından her zaman daha fazla kabul görür daha fazla alkış alır. Çünkü biz duygusal bir milletiz. İçtenlikler her daim duygularımızı harekete geçirir. Daha olumlu tepkiler geliştirmemize sebep olur. Alçak gönüllü olmaya daha doğrusu gönlüyle olmaya her daim prim veren bir milletiz.
Oyuncuların bu özelliklerinden dolayı, onları bağrımıza basmamız, benimsememiz daha kolay ve hayatında futbola yüzünü dönmemiş olanların dahi bu spora olumlu duygular geliştirmesine yardımcı olabilir, ilgilerini çekebilir.
Daha bir bizden buldum ben o futbolcuları. Daha sakinler ve de daha barışçıl. Daha içten ve de daha emektar. Bu durumun seyirciye yansımaması ise imkânsız.
Futbolcular daha sakin ve barışçıl, daha içten, daha alçak gönüllü, daha halktan oldukları zaman seyirciler de daha sakin ve hoşgörülü olabilir. Dolayısıyla da bu spor daha olumlu duygu ve tutumlara sebep olabilir.
Ampute milli takımımızı; azmin zaferi, ekip ve mücadele ruhu, yaşam sevgisi, değerli olma bilinci gibi bize yaşattıkları duygular ve verdikleri derslerden dolayı ayrıca tebrik ederim.