Üç beş ay önce, sosyal arkadaşlık sitelerinin birinden, tanımadığım birisinden arkadaşlık isteği geldi. Normalde istek gönderenin sayfasına girip göz atmadan kabul etmiyorum istekleri ama o gün epey bir istek gelmişti ve ben iki ara bir derede, sosyalde takılmaktaydım. Fotosuna baktım, genç yaşta bir genç delikanlı. Ortak arkadaşlara baktım epeyce var. “Eh!” dedim sonra kendi kendime. “Bu kadar ortak arkadaşımız olduğuna göre, elbet memnun kalmışlardır arkadaşlığından.”
Sonrasında isteği kabul ettim ve geçtim. Birkaç dakika sonra bir mesaj, bu delikanlıdan. “Paylaşım yaptım, lütfen beğenir ve yorum yapar mısınız?” Mesaj dikkatimi çekti. Bu sefer de “Şunun sayfasına bakayım da sileyim gitsin olmazsa.” diye düşündüm. Çünkü genel insanımızın yaklaşımlarından gözlemlediğim gibi ben de, özelden mesaj yazıp duranlardan hiç haz etmiyorum ve siliyorum.
Delikanlının sayfasını açınca ne gördüm biliyor musunuz? Meğer bizim delikanlı bir askermiş. Memleketinden uzak bir noktada cennet vatanımızı beklemekle vazifeliymiş. Tabi anında bir duygusala bağlama ve tamamıyla bağışlama. Biz duygusal bir milletiz çünkü. Tüm paylaşımlarına yüzlerce beğeni ve yorum yapılmış askerimizin. Demek ki arkadaş olduklarına bu tarz mesajlar atmakta. Günümüz gençlerinin hata orta yaşlılarının, hatta ve hatta artık yaşlılarımızın ve çocuklarımızın yakalandığı, adına sosyal medya hastalığı denen hastalığa yakalanmış bir durumda.
Evet, bu bir hastalık. Hem de çok tehlikeli olmaya başlayanlarından. Bana göre bu mehmetimiz de bu hastalığın pençesinde ama bu sıralar onun bu hastalıkla yaşayıp gitmesine müsaade etmeliyiz. Ne de olsa durumu şuan farklı. Vatanımızı beklemekte ve biz çok duygusal bir milletiz. E ben de öyle.
“Eğer o vatan borcunu ödemek amacıyla şu an burada ise, onun her türlü paylaşımını beğenmek de benim ona karşı bir borcum olsun.” diye düşündüm hemen. O günden sonra gördüğüm tüm paylaşımlarını beğendim, kimisine yorum yaptım. Yüzlerce beğeninin oluşmasına kendimce katkı sundum. Moral vermeye çalıştım. Kimi zaman özellikle sayfasına göz atarak, gözden kaçırdığım paylaşımı var mı acaba, diye inceledim. Yapılan diğer yorumların da bir kısmını okumadan geçemedim.
“Hadi gözün aydın, bak azalttın, sıkma canını. Maşallah sana aslanlar gibi askerimizsin. Asker kıyafetin sana çok yakışıyor kardeş maşallah. Siz vatanımızı bekliyorsunuz, Allah sizden razı olsun. Aaaa sadece bu kadarcık mı kaldı, bitmiş bak, sık dişini. Bitirdin, bitirdin hadi gözün aydın…” Her paylaşımına yüzlerce yorum yapılıyor dostlar, hangi birisini yazayım?
Büyük ihtimal tanışıklığı benimki misali olan insanların; tanımadıkları birisine, sırf bulunduğu konum dolayısıyla, bu tarz yorumları bıkmadan, usanmadan, her gün birkaç defa yazdığı, yazabileceği başka bir insan profili geliyor mu aklınıza?
En nihayetinde, geçtiğimiz hafta terhis olan asker kardeşimiz, sivil kıyafetli bir foto paylaşmak suretiyle takipçilerine “Bitti.” haberini verdi. Bunun üzerine yazılanlar ise zaten görülmeye değerdi. Ama ben, içlerinden sadece bir yorumu, dar satırlarıma misafir eyleyeyim de sizler, içindeki derin anlamı düşünerek insanımızın güzelliğini bir kez daha anımsayın lütfen.
“Hadi gözün aydın olsun kardeşim. Çok şükür sağ salim bitirdin. Gerçi bu süre içerisinde bizlere de askerlik yaptırdın ama olsun. Senin canın sağ olsun. Vatan sağ olsun!..”