Yine bir kadınlar gününü ihya ettik edeceğiz. Kaçırmadınız endişelenmeyin, geçmedi üzülmeyin, hayatımızda bir şeyler değişecek diye de boşuna heveslenmeyin.
Malum batıdan geldiği için biraz zaman alır gelmesi, diyeceğim ama bizde bu tarz gelenekler komşuda pişmeden bize düşen nevinden. O cenahtan ne gelse baş tacı malum.
Eskiden anaerkil yönetildiğimize dair söylemler, şimdilerde görünüşte babaerkil uygulama, gizil/örtük ana erkil yönetim tarzımız var. Zeki ve kendini taşımayı bilen annelerin olduğu ailelerde ise babalar, yönetici görünümündeler .
Ezilen, dövülen, hakkı yenen, öldürülen kadınlara baktığımızda zaten insan vasfı taşıyanlarla paylaşmadıkları için bu hayatı, yapılacaklar sınırlı onlar için maalesef ki. Sadece gerekli kanuni düzenlemelerin bir an önce yapılması niyazındayız. Ki bu mahlûklar, layık oldukları bir ortamda barındırılsınlar.
Soy anneden gelir diyen bir peygamberin ümmeti olarak kendi kıymetimizden haberdar değiliz. Ve cennetin ayaklarımız altına serildiğini bildiren bir dinin mensubu olduğumuzdan…
Araştırmalara göre zekânın anneden geldiği konusuna ise hiç girmeyeceğim.
Ve son tahlilde, bu anlamlı gün hatırına, hem cinslerime şunları söylemeden geçemeyeceğim:
- Yaşınıza/kişiliğinize uygun giyinip, süslenip, hareket edin. Yaşınızdan olgun veya çocuksu görünüş ve hareketler bizleri komik düşürmekten başka bir işe yaramıyor. Siz bakmayın “Canım çok güzelsin.” tarzı iğreti söylemlere.
- Yaşınızı göstermemek için boşuna uğraşmayın. Çünkü vücudunuzun neresinden tutsanız diğer taraf fire verecektir. Çare; her halinizi kabullenip, kendinizle barışık yaşamak. Zira bizim, güzel görünmek uğruna özümüze reva gördüğümüz işkence yöntemlerini erkekler bize uygulasa, dünyayı ayağa kaldırırdık?
- Oturduğunuz yerde kilonuzla, gramınızla, santiminizle uğraşıp durmayın; kendinizi dışarıya çıkarın hem stres atın, hem form tutun, hem de iki insan yüzü görmüş olun.
- Reklamlara kanmayın. Tuhaf tuhaf pozlar vererek, cılkı çıkan sosyal medyanın malzemesi olmayın. Bu tarz poz verenleri de onaylar söylemlerde bulunup, onların bu tutumlarını sürdürmelerine sebep olmayın.
- Mutluluğunuzu, bilumum çeşit ilaçlara bağlamayın. Atın gitsin, eskiden ilaç mı vardı? Nine ve annelerimiz buluyorlardı kendilerine birkaç sırdaş, günlerinin kaç saati dertleşip duruyorlardı. Ne stres kalıyordu ne sinir. Sizler de bir iki sırdaş bulup sıkıntılarınızı paylaşın. Emin olun ilacın yerini fazlasıyla alacaklardır.
- Ben buyum işte, diyebilin. En sade ve güzel halinizle var olun. Sürekli kendinizle uğraşıp da yine kendinize küsmeyin. Beni seven böyle sevsin, yoksa işi gücü rast gelsin, diyebilin. Çabalarınız başkaları için olmasın.
- Gerçek hayatta olup bitenleri takip edin. Açılan hemen her konuda az çok bilginiz olsun ki bulunduğunuz ortamlarda, konuyu evirip çevirip kendinize getirme mücadelesi vermek zorunda kalmayasınız.
- Diziler, yemek programları, moda muhabbetleri, güzellik programları ve yarışmaları… arasında dolaşıp durmayın. Vaktinizi daha faydalı ve içi dolu işlere ayırın. Koca bulacağım diye ayakaltı olmayın. Bırakın bulacağı varsa o sizi bulsun.
- Sırf moda diye gidip de saçınızı, örneğin lila renge boyatmayın. Acep yakışır mı diye bir düşünün.
- Güzellik timsali sandığınız ünlülerin gerçek hallerini gösteren fotolarına bakmayı ihmal etmeyin. O fotolara baktıktan sonra; Kelin ilacı… diye düşüneceğinizden eminim.
- Çocuğunuza en iyi eğitmen, eşinize akıl danışılacak merci olun, bunu da size ikram babında vermelerini beklemeyin, kendiniz sağlayın. Malum her insanın anladığı dil vardır. Onlar da en yakınlarınız olduğuna göre dillerini öğrenin.
- “Kadın sadece etten, kemikten ibaret.” düşüncesini öncelikle kendi hafızanızdan silip, sonra diğer beyinlere, beyninizin de olduğunu ve asıl önemli olanın o olduğunu aşılayın.
- Giyimimizin nasıl olması gerektiği, görevlerimizin neler olduğu v.s. hep erkekler tarafından tartışılıyor. Tabi bunu tartışan beyler, zaman zaman kendi giyimleri ve görevleri kısmını es geçebiliyorlar. Bunları zaman zaman hatırlatın, daha önemlisi; bunu yapabilmek için, kendiniz konusunda sözünüz olacak kadar, kendiniz hakkında bilginiz olsun.
- Hep erkekleri suçlamaktan vaz geçin öncelikle erkek çocuğunuza bayan grubunun da kendisi kadar insan olduğu bilincini aşılayın. Birbirinden ayrılmaz iki cins olduğumuz gerçeğini ise unutmayın.
- Eşit olacağız diye; “Onların yaptığı her işi ben de yapabilirim.” gibi komik bir düşünceyle ortalığa dağılıp, güç gösterisinde bulunmayın. Bırakın ne kadar ağır iş varsa onlar yapsın. Yani bunu da mı düşünemeyeceğiz. Daha elit söylemler ve daha mantıklı fikirler ileri sürün. Gidip de inşaatta çalışarak eşit olacaksam, -en amiyane tabirle-yemişim ben böyle eşitliği.
- Fedakârlık yapın ama her şeyinizi de feda ederek siz yok olmayın. Evdekilere kendinizin de özel dünyanız olacağı, düşüncesini benimsetin.
- Sadece bir günle neden idare ediyoruz ki? Bu sadece ağzımıza çalınmış bir kaşık bal hükmünde. Bir günü bize verip de geriye kalan 364’ ünü ne yaptılar, bir düşünün. Kendi kalitenizi artırın ki yılın her gününü sahiplenebilin. “Ben de varım.” demek için 364 gün beklemeyin. Yani öncelikle kendi özünüzü, kendinize bakışınızı değiştirin.
- Yılın bir günü sokaklara akıp bağırmakla elinize pek bir şey geçmeyeceğini artık kabullenin ama yine de eylem hakkınızı sonuna kadar kullanın. Hiçbir şeye yaramasa da stres attırır. Şahsen bunu defalarca tecrübe etmişimdir.
- Hümanizm, Feminizm gibi adı konulmuş ama kendisi bunca yıllardır aranıp da bulunamayan bir takım izm’lerin peşini artık bırakın.
- Unutmayın ki en kaliteli zekâ oyunlarından birisi olan santraçta, öne yem olarak sürülene piyon derler ve oyun sahnesinin en değersiz figürüdür. Varlığı diğerlerinin varlığına armağan edilendir.
- Bu hayat oyununda hakkımızı tabi ki arayacağız ama hak, hukuk, yasa derken kendinizi piyon yerine koydurmayın ve bu oyunda şahın da olduğunu asla unutmayın!..