YASEMİN KATI ebrar4406@hotmail.com

O TARİHTEN BU YANA …

18 Ağustos 2016 Perşembe 22:38

Malum, 15 Temmuzdan itibaren bir dizi olay yaşadık, gördük geçirdik. Böylece 28 Şubat post modern darbesinden sonra darbe görmeyen yeni nesle, bu tecrübeyi de yaşatmış olduk.  Artık onlar da yaşam serüvenlerine göz attıklarında, bir darbe tecrübesi anlatmaktan geri kalmayacaklar kendilerinden sonraki nesle.

Bu dönemde;

Hoca lakabıyla sindiği yerden yönetimi elinden bırakmayanın, kendisine inananları nasıl, ipin ucuna bağlanan bir cismi kullanmadan hipnoz yaptığına veya kafalarına hayvan işkembesi geçirmeden nasıl mankurt yapabildiğine şahit olduk.

Ülkecek çattığımız bir paranoyağın şu renk giydi, bunu işaret etti, şunu ima etti, buna vurgu yaptı… nevinden göndermelerine yorumlar yaparak haftalar geçirmek mecburiyetinde kaldık.

Cahillerle tartışma uyarısına aldırmadan çevremizdekileri bu ağın iplerinden kurtarma telaşına düştük. Samimiyetle ikna olanına şahsen rastlamamakla beraber, kimliğini büyük bir titizlikle gizlemelerine, demokrasi nöbetlerinde en önde saf tutmalarına şahit olduk.

Yazılanları okuduk ve ne hikmetse biz gibi düşünenlere okutabildik. Diğerleri ise ola ki hocalarından gönülleri geçer diye, uzun zamandır zaten haber izlemiyorlar, kimseyi dinlemiyorlar.

Bazılarının nazarında birkaç ağacın vatandan önce gelebileceğine ve bu zevatların, karışık tehlikeli dönemde sahil boylarını bekleyenlerle beraber, gemi güvenli limanlara ulaştıktan sonra, şöhretsiz tayfalara kaptanlık etmek için yine en öne nasıl atıldıklarını ibretle izledik.

Aldığımız her olumsuz haberde ciğerimiz yandı. Ki bu haberler ilk değildi son da olmayacak. Zira cennet ülkemizde gözü olanlar, bu ülke sakinlerine cehennem yaşatmak için hiçbir fırsatı kaçırmadı/kaçırmayacak.

Darbe diye çıkılan yolun, bir milleti nasıl destana çıkarabileceğini izledik, onur duyduk, fedakârlıklar yaptık. Bayrağımızın mayasını aldığı renkle boyadık sokakları. Ve yine varlığını vatana armağan edenlerin omuzları üzerinde yükselttik bu vatanı.

“Delikanlım, işaret aldığın gün atandan

Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !” dizelerinin işaret ettiği; içinde bulunduğu kundakla, elinde bastonuyla her yaşta meydanları dolduran, en öne atılan delikanlılarla doldu sokaklarımız, caddelerimiz.Tul-u emellerin nasıl beklenmeyen bir direnişle alt üst olabileceğine şahit olduk sonra.

Gidenlere rahmet, kalanlara sabırlar dilekleri gönderdik en içten yanımızla. Eğitimin ne kadar önemli olduğunu, yaşı kaç, rütbesi ne olursa olsun insanların kandırılabileceğini ve sıradan bir insandan nasıl bir canavar çıkarılabileceğini bir kez daha tecrübe ettik ayrıca bu vesileyle.

En kritik görevlerden en basit görevlere kadar, ülkenin her kademesinde yer alanlardan büyük bir çoğunluğun, buralarda hakkıyla yer almadığı bilgisinin (bugüne kadar sade vatandaşların dahi bu bilgiye sahip olmasına rağmen) resmi ağızlarda zikredilmesini belki ilk kez işittik.

Rütbeyi, şanı şöhreti, parayı, ikramı elinde tutanların bunlarla yetinmeyip de Dimyat’a pirince giderken nasıl evdeki bulgurdan olduklarını ve nefsin insanı nelere sürükleyebileceğini, bilinçaltına verilenin nasıl “Haydi” denildiğinde gün yüzüne çıkabileceğini ibretle seyrettik.

Her gün yeni komplo teorileri oluşturdu gündemlerimizi. “İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin, Allah’ım?” sorusu sardı beynimizin her noktasını.

Gelinen noktada en sağlam temenninin, “Allah birliğimize, dirliğimize, diriliğimize zeval verdirtmesin inşallah.” temennisi olduğuna vardık her birimiz.

Acısına, tatlısına ve tüm zorluklarına rağmen bu ülkeyi sahiplenen halk olarak yaralarımızı sarıp kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Zor bir dönemden, yepyeni günlere uyandık ülke olarak.

Hep uyanmak ve uyanık kalmak temennileriyle…

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #