Gözünü sevdiğimin moda rüzgârı son yıllarda öğretmenler üzerinde esmekte.
Ve dahi, “Nerede bir öğretmen görürseniz vurun?” Emri almışçasına bu millet, büyüğünden küçüğüne, kıdemlisinden-kıdemsizine ne tür iş koluna sahip olursa olsun bu emrin gereğini yerine getirmek amacıyla adeta seferber olmuş durumda.
Peygamber mesleği olan bu mesleğin ehemmiyetine dair bilgi vermek için kısa bir köşe yazısının dar satırlarını zorlamayacağım. Özlü sözlerden dem vurarak da kör, sağır ve dilsiz insan topluluğunda farkındalık oluşturmak gibi nafile bir çaba içerisine de girmeyip, kısaca gündeme dokunacağım.
Malum bu günlerin yeni gündem konusu; valinin öğretmen için sarf ettiği sözler ve öğretmenin nihai sonu.
Öğretmenimin ölüm sebebi gerçekten yaşadığı onur zedelenmesi mi, bilemem ama şahsen valinin sadece modaya uyduğunu düşünüyorum. Ben de şunlara iki çift laf edeyim, diye düşünmüş olmalı. E dilin kemiği de yok ne de olsa. Ucuna ne geliyorsa o yankılanıyor hava boşluğunda. Karşısındakinde nasıl izler bırakacağı kimin umurunda?
Ülke olarak muhabbeti birkaç gün sürecek nur topu gibi bir konumuz daha oldu ve eylem yapmak için de bir bahanemiz, baş sağlığı temennilerimiz. Sonrasında ise, herkesin yaptığı ve konuştuğu yanına kar kalacak. Birkaç günlük muhabbetten sonra bu mevzu da tarihin tozlu raflarında yerini alacak. Ne diyelim, gelinen şu noktada Eğitim-öğretimin başı sağ olsun.
Dış görünüşün bu kadar önem arz ettiği başka ülke örneği var mı acaba? Bakanının dahi artık sakalıyla görevinin başında yer aldığı bu ülkede; hala saç sakal, kıyafetin on yıllardır bu kadar gündem olması hangi bilim, hangi teknik ve hangi teknolojiyi ilgilendirmekte?
Öğretmenleri ve bu mesleği bu denli ele ayağa düşürdükten sonra, geleceğin teminatı olan gençleri boş yere beklemeyin beyler- bayanlar? Çünkü bu şartlar altında o nesli zaten göremeyeceksiniz.
Hemen her kesim tarafından hor ve hakir görülen bu meslek erbabını, maddi ve manevi anlamda çöküşe sürükledikten sonra eser olarak sizlere yeni nesli vermelerini de beklemeyin? Malum girdisi olmayan bir şeyin çıktısı da olamaz.
Son tahlilde ise; sizlere öğretilen harfler adedini kırk yılla çarpıp, çıkan sonuç kadar hakaret edebilirsiniz. Atış serbest.
Öldürenlerin aldığı cezalar ortadayken, canını yakmak sinirlerinize iyi gelmezse eğer, canını da alabilirsiniz. Korkmayın bu ülke her türlü imkânıyla arkanızda. Bu sistemle zaten yaşamayan bu kesime karşı rahat olun, öğretmen size elini kaldıramaz çünkü her noktada elleri ve kolları bağlanmış durumda.
Ve; çarpık bakış açısı, vurun abalıya mantığı, her türlü sıkıntıyı göğüslemek zorunda düşüncesi, az çalışıp çok yatıyor felsefesi, her hakkı yenebilir üstüne de ezilebilir fikrini taşıyan, bu fikrini de zikretmekten çekinmeyen siz ağzı olan takımı, şunu bilin ki; Toplumun geldiği son nokta öğretmenlerin değil ama öğretmenlerin geldiği son nokta sizlerin eseri maalesef ki…