Bir eğitim-öğretim yılını daha hemen hemen tamamlamış bulunuyoruz. Bu eğitim-öğretim yılına damga vuran uygulamalardan birisi de kuşkusuz ortak sınavlardı. Bu uygulamaya göre; her ders için yapılması gereken sınav sayısı, ders saatine göre belirlenen yönetmeliğe uygun olarak tüm okul aynı anda, aynı dersten, hazırlanan ortak sorularla sınav oluyor.
Ortak sınavın fazlaca sıkıntıları olduğunu ve sınavların ortak yapılmaması gerektiğini düşünmekle beraber, eğer ortak yapılacaksa da; ortak sınavın her dönem ve her ders için bir defa olmak üzere il merkezlerinde komisyon kurulup, sınav soruları hazırlanıp, hazırlanan bu sorular havuza atılarak, soru havuzunda kura ile çekilip okullara dağıtılmalı. Ortak sınavın yapılacağı hafta, sınav haftası ilan edilmeli ve öğrenciler bir hafta boyunca derslerle değil de sınavla meşgul olmalı, diğer sınavlar ise yine dersin öğretmenine bırakılmalı görüşündeyiz.
Aksi halde;
Sınavlar ortalama iki haftayı kapsıyor ve tüm okul bu zaman diliminde sınava odaklandığı için dersler çok da sağlıklı geçmiyor.
Malum her öğretmenin kendine göre ders işleme yöntemleri var ve ortak sınav soruları her öğretmenin tarzına uygun şekilde hazırlanamıyor.
Özellikle sözel derslerde doğru bir tane ile sınırlanamadığı ve çoğu zaman yoruma açık sorular sorulmak durumunda kalındığı için cevap kâğıdı hazırlamakta ve puanlama yapmakta da sorunlar yaşanabiliyor.
Sınıfın sorumluluğunu dersi bağlamında yüklenen öğretmen, konularda geç kalabiliyor veya bazen konu olarak yıllık planın önüne geçebiliyor. Bu durumda da ortak sınav tam olarak konuları ortak bir şekilde kapsayamayabiliyor.
Sınav saatinde tüm sınıfları hazır tutmak, her sınıfa gözetmen ayarlamak, zamanlamayı iyi yapmak gibi işler tam ve eksiksiz ayarlanamayabiliyor.
Sınav saatinde okulda bulunan hemen tüm öğretmenler sınav gözetmeni olduğu için sınavı yapılan dersin öğretmeni sınıfları dolaşarak öğrenciyi sınav hakkında yönlendiremiyor.
Ortak sınav, doğal olarak sınıflar ve öğretmenler arasında bir yarış havası doğuruyor ve bu durum bazı öğretmenlerin soruları verdiği yönünde (doğru/yanlış) dedikodulara yol açıyor.
Sınav ortak olunca, sınavın sağlıklı olması amacıyla yapılan uygulamalardan birisi olan kelebek sistemi ise; yoğunluk oluşturmasına rağmen faydalı bir uygulama. Bu sisteme göre örneğin; 12.sınıf öğrencisi ile 9. sınıf; 11.sınıf öğrencisiyle de 10. sınıf öğrencisi yan yana oturuyor. Dolayısıyla farklı sınıf ve şubelerin öğrencileri bir arada oturmuş oluyor. Ancak gözetmenin yeterince dikkatli olmadığı zamanlarda da üst sınıf öğrencisi alt sınıftakine yardımcı olabiliyor. Sınav öncesi ve sonrası ise öğrencilerin, sınava gireceği sınıfa gitmesi ve sonrasında kendi sınıfına gitmek üzere harekete geçmesiyle, okulda yoğun bir öğrenci sirkülâsyonu oluşuyor. Ve kelebek sisteminde tüm kâğıtlar karışık toplandığı için onları sınıflara göre ayırmak epeyce zaman alıyor.
Sınavın bir saat öncesinden, sınav kâğıtlarını sınıflara göre tek tek ayırma işlemi başlıyor, sınavdan sonraki bir saatte de kâğıtları toparlama işlemi sürüyor. Dolayısıyla bu sınav daha öncesi yani soru hazırlama aşamasını saymazsak eğer, üç saate mal oluyor. Tüm bunlar ise, kopyaya mahal vermemek adına yapılıyor.
Dinlediğim bir konferansta şöyle bir olay anlatılmıştı. Amerika’da bir üniversitede doktora öğrencileri için bir sınav yapılıyor. Türk olan öğrenci yabancı bir öğrencinin kâğıdından bilmediği bir sorunun cevabına bakıp kendi kâğıdına yazıyor. Aynı zamanda diğer öğrencinin de bir soruyu boş bıraktığını görüp tüm iyi niyetiyle ona cevabı gösteriyor. Öğrenci ise; “Ben bunu yazamam, çünkü ben bu sorunun cevabını bilmiyorum.” diyor. Yazması konusunda ısrar eden yurdum insanına verdiği cevap ise; “Eğer ben bilmediğim cevabı başkasından alarak bilgi hırsızlığı yaparsam, önce vatanıma sonra da kendime ihanet etmiş olurum.”
Bizim insanımızda kopya olayına dair bir bilinç maalesef yok. Ve son birkaç kuşak nedense hazır bulduğunu almayı kazanç kabul ediyor. Dolayısıyla da hangi sınav şeklini ve hangi sistemi uygularsanız uygulayın, tüm bu uygulamaların üstünde; gönüller ve gözler, hasretle, dürüstlük ve samimiyet arıyor.