Öğretmenler, seslerini yükseltiyorlar bu günlerde. Hem de hep bir ağızdan. Eksiğine gediğine, katkı oranının farklılığına rağmen bu tablo gerçekten güzel.
Tüm sendikalar ortak ses olarak; Nöbet görevinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirtiyor. Kimi hiçbir nöbeti tutmama kararı alırken, kimisi bazı günler tutmama v.s. kararı alıp hemen tümü basın açıklaması yaptı. Takriben 2013’ün mayıs ayından itibaren Eğitim-İş sendikası bu eyleme start verirken, peyderpey diğer sendikalar da bu eyleme sırt verme kararı almıştır. Dolayısıyla sendikalar, siyasi iktidara seslerini duyurmaya çalışmaktadır.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun öğretmenlik mesleğini tanımlayan 43.maddesinde “Öğretmenlik, devletin eğitim- öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir.” İfadeleriyle mesleğin kapsamı belirtilmiştir. Ancak yasalarda olmayan nöbet görevi, bir alt hukuki norm olan yönetmelikler ile zorunlu kılınarak hukuk bilimi mantığına aykırı hareket edilmektedir. Böylece asli göreve ek olarak yeni bir görev de öğretmenin omzunu işgal eder duruma gelmiştir.
Asli görevi eğitim-öğretim olan, yani derse girmek, onlarca öğrencinin kırk dakika boyunca bilincini açık tutmak aynı zamanda sükûneti sağlamak dışında, ihale komisyonu gibi çeşitli komisyonlarda görev alıp onun gerekleriyle hemhal olmak, her yıl okulun tüm eşyalarını ve sayımlarda nüfusu saymak, seçimlerde torba yüklenmek, haricen yapılan tüm sınavlarda görev almak gibi resen görevlerde bulunmak mecburiyetindeki öğretmenler yıllardır nöbet görevini de yüklenmiş vaziyettedir.
Modern tanımıyla angarya, yani karşılığı verilmeden zorla yaptırılan iş anlamına gelir ki nöbet olayına eğildiğimizde sendikaların angarya tabirini tam yerinde kullandığını görürüz.
Anayasanın 18. Maddesinde: Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.
Denilmesine rağmen yıllardır öğretmenin asıl işi gibi dayatılmış olan nöbet görevine ilk kez yüksek sesle bir başkaldırı başladı müsebbiplerini tebrik ediyoruz.
Nöbet günü; okula erken gelip, okuldan geç ayrılarak, dersi boş olan sınıflarda joker öğretmen olarak her sınıfta her çeşit derse girerek, teneffüslerde okulun asayişini sağlayarak, nöbet mahallinde kuş uçurmaz, kervan geçirmez edayla davranarak her toplantıda amirinin nöbet muhabbetini dinlemek zorunda kalan, o gün yemek yemeye, çay içmeye hatta lavabo ihtiyacına bile fırsat bulamayan öğretmenlerin, bu yükü daha fazla taşıyamayacaklarını yoğunlukla dile getirdikleri ve nöbete mola verdikleri günleri yaşıyoruz.
Düzeltilmesi gerekenlerden birisinin de ek ders ücretleri olduğunu bu arada belirtmek gerek.
Öğretmenlik mesleğinin nöbet boyutu; polislik, jandarmalık, güvenlik görevlisi, bekçilik gibi meslek kollarının işine girer kanaatimizce. Sınır boylarını bekleyen asker edasıyla haftasının bir gününü de işi dışı bu oyalayıcı işle meşgul vaziyette, daha ne kadar zaman geçirecek?
Nöbet öğretmenin işi olmamalı. Yani öğretmenin nöbet tutması taraftarı değiliz ama buna rağmen ücret karşılığında tutmayı da kabul ediyorlarsa eğer, ki genel tabloya bakınca öyle görünüyor. Siyasiler, ücreti kesinlikle kabul etmeli diyor; bu mesleği değerli kılanları saygıyla selamlıyoruz.