YASEMİN KATI ebrar4406@hotmail.com

TÜM KURUMLARDA TERLİK GİYME MECBURİYETİ VAR ARTIK

15 Temmuz 2016 Cuma 00:21

İnsanlara, insan olduğu için gereken değerin verilmediği, düşüncesinden dolayı dönem dönem farklı tiplerin topun ucunda yerini aldığı, oturmuş demokratik bir sistemden yoksun toplumlara mensup vatandaşlar, özellikle oturmuş bir kimlik ve kişilik mahrumuysa eğer, suyun akışına göre yön çizerler kendilerine.

Gelen her siyasi fırtınaya göre yönünü tayin edenlerin, bu akım esnasında nasıl ustaca ayakta kaldığına şaşadururken iş bilmez- işini yürütemez takımı, etrafındakileri haksızlıklardan ve çarpıklıklardan haberdar etmek adına çırpınıp dururlar, esasında herkesin birbirini gayet iyi bildiği gerçeğinden bi-haber bir şekilde.
Bazı dönemlerde sol görüş tarafları, bazı dönemlerde ülkücü, bazısında İslami kesim derken hemen her görüş insanının farklı zaman dilimlerinde itilip kakıldığı, hakkının gasp edildiğine şahit olduk yaşımız ve aklımız yettiğince.
Her dönemde birileri kucaklanırken, diğerleri dışarısında tutuldu sevgi sarmalının. Ama nedense bir türlü (yönetimde hangi kesim yer alırsa alsın) haklıya tamamen hakkının verildiği, insanların yeteneklerine göre değerlendirildiği, bireylerin sadece kendileri olduğu için iş başına getirildiklerine şahit olamadık bir türlü.
Bu durum da dışarıda bırakılanlar tarafından hep kabul edilemez şekilde karşılanırken, içeride olanların ise “Ama onlar zamanında da şöyle böyle oluyordu.” tarzı söylemleri çok işitti kulaklarımız.
28 şubatı yakından teneffüs edenlerden biri olarak günümüz sisteminin de hak hukuk açısından çok eksikler barındırdığını düşünmekteyim.
Kurumlarda bir terlik furyası var efendim uzun zamandır. Eskiden parmağındaki gümüş yüzüğünü çıkaran veya saklayan, seccadesini gizlemeyi iş yerinde en önemli iş kabul edenlerden sonra geldiğimiz noktada, artık milletin elinde seccade, ayağında terlikle akşama kadar iş yerinde volta attığına şahit olmaktayız. Terlik giyme mecburiyeti var sanki. Özellikle bu uzun yaz aylarında en fazla iki vakit namazın iş yerinde eda edildiği gerçeğinden hareketle sormadan edemiyor insan; “Bu ne dindarlıktır efendim.”
Bu kadar ayağı terlikli, alnı secdeli insan ne çabuk türedi? Patronun/müdürün odasının karşısında seccade serip kıyama durmalar, amirle cami cami dolaşmalar son yılların modası artık. Bu kadar dindar bir toplumduk madem, en yakın tarih olan şubatı kim yaşattı bu millete ayol?
Makama oturmanın veya oturmaya devam etmenin yolu artık, kula karşı seccade sermekten ve akşama değin ayakta abdest sembolü olan terlikle dolaşmaktan mı geçiyor yoksa? Allah’a giden yolda alnı secdeye gelmeyenlerin, günümüzde kariyere giden yolda alnını secdelerden kaldırmaması ilginç ötesi.
Hali hazırda, tahterevallinin yukarıda kalan kısmında hep yer almayı başarabilen cambazlarla sarılı dört yanımız. Rüzgârın yönüne göre yelken açmayı başaranların ayakta kalması ise tabiî ki normal bir olay bu arada. Adamlar çalışmış çabalamış değil mi? Gereken tüm sınavlardan başarıyla geçmiş (yalakalık, gösteriş, adam kayırma, yakınımdır söylemleri…).
Her dönemin hastalığı başımızdaki vesselam. İşin ehline verilmemesinin faturasını defalarca ödememize rağmen bir türlü uslanmıyoruz. Son tahlilde hep; bugün bana, yarın sana durumlarıyla karşı karşıya kalıyoruz.
Kıldığımız namazlardan habersiziz. Haktan hukuktan bi-haber yaşamamız bir yana, donanım ve diploma edinmek için harcanan onca çabayı es geçerek adam olanı bırakıp adamı olanı el üstünde tutuyoruz.
Ayağında terlikle gizli saklı dolaşanların yerini son yıllarda elinde seccade, ayağında terlikle iş yerinde akşama kadar arz-ı endam eyleyen, bu uzmanlık alanında sayı olarak rekor kıranlar aldı. Ve malum zaman diliminde İslami yanının açığa çıkmasından şiddetle çekinenler olarak özellikle son yıllarda, Elhamdülillah Müslüman olduk her birimiz (!)…

YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #